Kurbanın başka beldelere gönderilmesi meselesi konu olarak fıkıh kitaplarımızda işlenmese de buna kıyas olabilecek olan “zekât ve sadakaların başka beldelere nakli” meselesi işlenmiştir. Bunun için fıkıh kitaplarımızda bu meselenin nasıl işlendiğini ele alacağız.
Âlimlerimiz, zekât ve sadaka vereceklerin zekât ve sadakalarını, kendi beldelerinde bulunan fakirlere vermesinin daha faziletli olduğunu ifade etmişlerdir. Buna göre bir beldede fakirlik had safhada ise sadaka ve zekâtların o beldede değerlendirilmesi icap eder aksi halde yani bu zekât ve sadakaların başka beldelere gönderilmesi halinde zekât geçerli olmakla birlikte mekruh işlenmiş olur. Çünkü bu durumda yakın akrabalar, komşular ve o beldenin fakirlerinin hakkı gözetilmemiş olur.[1]el-Bâbertî, İnâye Şerhi’l-Hidâye, 3/222. Zekât ve sadakaların başka beldelere gönderilebilmesi için bunda bir maslahatın gözetilmesi gerekir. Mesela zekât ve sadakaların gönderildiği beldelerdeki insanların daha fakir olması, o beldelerde akrabalarından birisinin olması veya o beldelerde i’lây-ı kelimetullah için gayret eden Müslümanlar olması buna örnek olarak verilebilir. İbn Nüceym, eserinde zekât ve sadakaların mekân kaydı olmaksızın fakirlere verilebileceğinin ayette açıkça ifade edildiğini belirtmiştir (Tevbe suresi, 9/60). Hatta İbn Nüceym, zekât ve sadakaların başka beldelerdeki daha fakir olan insanlara verilmesinin daha faziletli ve daha isabetli olacağını söylemiştir. Çünkü zekâtın maksatlarından birisinin de muhtaçların ihtiyaçlarının giderilmesi olduğunu belirtmiştir. Devamında ise “fakir âlime tasadduk daha faziletlidir” ifadesinden, zekât ve sadakaların başka beldelerdeki eğitim ve öğretim gören ihtiyaç sahibi öğrencilere naklinin caiz olduğunu çıkarabiliriz.[2]İbn Nüceym, Bahru’r-Râik, 6/97.
Kurbanın başka beldelere göndermenin zekât meselesinden kıyas edildiğini ifade etmiştik. Buna göre ihtiyaç sahibi insanların olduğu veya yakın akrabaların bulunduğu beldelere, ülkelere kurban göndermenin caiz olduğunu söyleyebiliriz. Zira zekât farz olduğu halde gönderilebilirken, Hanefî mezhebine göre vacip olan diğer mezheplere göre ise sünnet olan kurbanın diğer beldelere gönderilmesi elbette öncelikle caiz olur.
Kurbanın başka ülkelere gönderilmesinde yukarıda zikrettiğimiz durumların geçerli olması gerekir. Bugün olduğu gibi sadece ucuz olduğu için kurbanın başka ülkelere gönderilmesinin mekruh olduğu açıktır. Zira bu kurbanın ruhuna terstir. Bir mümin Allah’a kurban sunarken “bunu en ucuz şekilde nasıl kapatırım” düşüncesiyle değil, “imkânlarım ölçüsünde nasıl Allah’a en güzel kurbanı sunabilirim” düşüncesiyle hareket etmelidir. Bu düşüncenin bir tezahürü olarak dinimizde kurbanlık hayvanlar kurban edilmeden önce sahipleri tarafından süslenirler. Eğer bir insanın kendi ülkesinde kurban kesmeye gücü yetmiyorsa bu takdirde kurban kesmiş olmanın itminanına hâsıl olmak için başka memleketlerde bütçesine uygun kurbanlıklar arayabilir. Allahu a’lem…