Bu tür günahları işleyen kimsenin altmış gün oruç tutması diye bir şey yoktur. Dinimizde bazı durumlarda kefaret olarak altmış gün oruç tutmak gerekir. Fakat bu kefaretin yerine getirmenin gerekli olduğu durumlar; Ramazan ayında kasten orucunu bozmak, hata ile bir kişiyi öldürmek ve zıhar kefaretidir.
Zina yapmak, içki içmek gibi günahları işleyen bir kişi için her zaman tövbe kapısı açıktır. Fakat bu kişinin öncelikle, işlediği bu günahlardan derin bir pişmanlık duyarak ve bir daha bu günahları işlememeye azmederek içten samimane hisleriyle Allah’a yönelmesi, tevbe ve istiğfarda bulunması gerekir. Allah’ın şirk haricinde affetmeyeceği günah yoktur. Önemli olan kişinin hatasının farkına varması ve günahlarını affedebilecek yegâne varlığın Cenabı Hak olduğunu anlayıp, içten O’na yalvarıp yakarmasıdır. Ardından bu günahlara bir daha yaklaşmamaya kesin karar verip, hayatına tatbik ettikten sonra, ibadetü taatle, yapacağı hayır ve hasenatlarla ve Allah’a olan kulluğuyla kaçırdığı fırsatları telafi etmeye çalışmalıdır.
Bir kudsi hadisi şerifte, Allahu Teala kendisine bir adım yaklaşan kuluna birkaç adım, kendisine yürüyerek gelen kuluna koşarak geleceğini bildirmektedir. İnşallah bizler hata ve günahlarımızdan pişman olup Allah’a yöneldikten sonra O da bizim bu yönelişlerimizi karşılıksız bırakmayacaktır.
İnsan olarak her zaman korku ve ümit içerisinde olmalıyız. Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz. Ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz. Ben çok iyiyim, bu işi hallettim demek ne kadar yanlışsa; ben bittim, benim günahlarımı Allah kabul etmez demek de o kadar yanlıştır. Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir. Günah işleyip de daha sonra tövbe ederim gibi bir düşünce de yanlıştır.
İnsanlığın ümidi, iftihar tablosu Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyururlar:
“Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” (İbn Mâce, Zühd, 30)
“Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir.” (İbn Mace, Zühd 30)
Hadislerde de görüldüğü gibi insanoğlu nefis taşıdığı için ve her zaman şeytanın vesvese oklarına hedef olduğu için günaha düşebilir. Ama önemli olan, düşer düşmez hemen ayağa kalkmasını bilmek ve nedamet ve pişmanlık hisleri içinde Allah’a sığınıp, tövbe ve istiğfarda bulunmaktır.