Meşhur mutasavvıf İbrahim bin Edhem’den nakledilen bir söz bilhassa bugünlerde bize destek olmakta, hatta yol göstermektedir. Ne diyor büyük mutasavvıf iktisatlı ve ekonomik hayat için:
-Her pahalılıkta ben kazanırım!
-Nasıl olur, diye soruyorlar? Şöyle izah ediyor:
-Bir şey pahalanırsa bir müddet ondan uzak kalmaya karar veririm. O şeye ucuzken verdiğimi de vermemiş, elimde tutmuş olurum. Böyle bir tedbir bana kazandırır, asla kaybettirmez. Böylece her pahalılıkta ben kazanırım.
Evet, pahalanan şeylere karşı biraz serinkanlı olmak, biraz daha isteksiz davranmak herhalde çok zor bir sabır olmasa gerektir. * * Nelerimizi gözden geçirebiliriz?
Her şeyimizi.. yememizi, giymemizi, gezmemizi, eğlenmemizi.. hepsinde de ihtiyaç sınırına dönmeli, ihtiyaç olmayanların istek olduğunu görmeli, arzularımızın esiri olmaktan kurtulmalıyız.
Yemek çeşitlerimizi normale indirmeli, ihtiyaç derecesinde tutmalı, lezzeti geriye almalıyız. Görenek belasıyla edindiğimiz ihtiyaç çeşitlerini terk etmekten korkmamalıyız. Elektriği, suyu, doğalgazı kullanırken hep iktisatlı kullanmayı düşünmeli, en azıyla nasıl idare edebileceğimizi hesap etmeliyiz.
Sonuna kadar açılmış bir musluktan alınan abdestle azıcık açılandan harcanan su arasında bile büyük fark olduğunu unutmamalıyız.
Velhasıl, sünnet üzere yaşama zamanıdır diye düşünmeliyiz. Bu yüzden inanmış insanlar mütevazı hayattan fazla rahatsız olmazlar, ümitsizliğe de kapılmazlar. Çünkü sünnet olan hayatta istekler, arzular değil, ihtiyaçlar asıldır. Onlar buna zaten yatkındırlar.
Nitekim Efendimiz Hazretleri sabahları Âişe validemize Kahvaltılık bir şey var mı, diye sorunca bazen “yok” cevabını alır. “Öyle ise ben de bugün oruca niyet ediyorum” dediği çok olurmuş.
Bir sabah Hazret-i Mevlana da hanımı Kerrâ hatuna “Kahvaltılık var m” diye sorduğunda “yok” cevabı alınca sevinerek söylenmiş: ” Elhamdülillah bugün evimiz Peygamber evine benzemiştir!”
Bir başka gün de bütün yemek çeşitlerinin bol miktarda mevcut olduğunu öğrenince bu defa da:
– Eyvah bugün evimiz firavun evine benzemiş! diye söylenmiş.
Bizler elbette bu kadarına yönelemeyiz. Ama isteklerimizi ihtiyaç yerine koymaktan da bir ölçüde vazgeçebiliriz. Gerçek ihtiyaçları esas alabiliriz. Bu bizim sünnet anlayışımıza çok uzak bir anlayış da değildir.
Ahmet Şahin