Allah Teâlâ Kendisini Anlatıyor
Biz O’nu ancak kendisini bize tanıttığı ölçüde tanıyabiliriz. Zira kendisini en iyi tanıyan ve en iyi anlatacak olan yine kendisidir.
İhlas suresi Allah’ın varlığını, birliğini ve benzersizliğini anlatan son derece veciz ve harika bir ifadeye sahiptir. Her bir ayet birbirini netice verecek ve birbirine delil olacak özelliktedir.
Dinin temel esası olan tevhidi en halis ve en güzel bir şekilde ifade ettiği için bu sureye “ihlas” denilmiştir. Bu sure bize, Allah’ın varlığı ve birliği konusunda -O’nun uluhiyetine yakışmayan her karışık ve yanlış düşünceden uzak – halis (saf, dupduru) bilgileri vermektedir. Surenin meali şöyledir:
De ki, O Allah; Ehad’dır: Tektir. Samed’dir: Hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamıştır. Doğurulmamıştır. Hiçbir şey de O’nun dengi değildir.(İhlas, 112/1-4.)
Şimdi surenin veciz ifadelerini biraz açalım:
O Allah, Ehaddir: Bu ayette geçen ‘ehad’ ifadesi, O’nun bir ve tek oluşunu bize anlatmaktadır. Birliği bulunan birçok varlık, sayı olarak birse de, hepsi yaratıklar cümlesindendir. Allah ise, ‘yegane’ Bir’dir; ‘tek’ olan Bir’dir, ‘eşsiz’ olan Bir’dir, yaratıklar hakkında düşünülebilen, hayalde canlandırılabilen, tasavvur ve tevehhüm edilebilen her türlü özelliklerden uzak olan Bir’dir. Bütün mükemmel sıfatlara sahip olan Bir’dir. Bundan ötürü de ibadete layık olan Bir’dir.
O Allah Sameddir: Her şey O’na muhtaçtır, O ise, hiçbir şeye muhtaç değildir. Kainatta harika bir düzen vardır ve bu düzenin kendiliğinden olması mümkün değildir. Canlı cansız her bir şey, gerek yokluktan varlık sahasına çıkma, gerekse, varlıklarını devam ettirmelerinde O’na muhtaçtırlar. O, kainatı muhtaç olduğu için değil, kendini bildirmek, büyüklüğünü göstermek, ihsan ve lütufta bulunmak için yaratmıştır. Her şey O’nun sayesinde ayakta durur, ama O hiçbir şeye muhtaç değildir (sameddir), kendi kendine kaimdir/vardır.
Doğurmamıştır: Bu ayetle şirkin ve küfrün her çeşidi kökünden silinip süpürülmüştür. ‘Doğurmamıştır’ cümlesi, şirkle alakalı birçok yanlış düşünceye cevaptır. Evvela bu ayetin akla gelen ilk anlamıyla, insanlara, ‘Allah’ın asla insanlar gibi çocuk ve eş sahibi bir varlık olmadığı bildirilir.’ İşari olarak ise, varlığın/kainatın, -bir kısım filozofların ileri sürdüğü gibi- O’ndan ayrılmış veya O’ndan taşmış bir şey olmadığı anlatılır. Böylece ‘doğuran, bölünen, taşan ve değişikliğe uğrayanlar’ın ilah olamayacakları hatırlatılır.
Doğurulmamıştır: Allah doğurmadığı gibi O’nu doğuran da yoktur. Daha genel bir ifadeyle, -varlık O’nun zatının bir parçası ve O’ndan sudur etmiş bir şey olmadığı gibi- O’nun varlığına sebep olan başka bir varlık, başka bir irade ve kudret de yoktur. Çünkü O Vacibu’l-Vücud’dur; varlığı kendindendir. O, sonradan doğurulmuş veya sonradan meydana getirilmiş bir varlık değildir. O’nun varlığı ezelidir. Olmadığı bir an yoktur.
Hiçbir şey de O’nun dengi değildir: Onun ne zatında, ne sıfatlarında ne de fiillerinde bir benzeri yoktur. Ne arkadaşı vardır, ne yardımcısı, ne eşi, ne dengi ne zıddı ne de benzeri vardır. Sonradan olanların hepsi O’nun eseridir ve bu eserler ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, O’nun gibi olamazlar.
O, hiçbir şeye benzemez. Hayale gelen, zihinde canlanan her şeyden uzaktır. Çünkü bunların hepsi yaratıktır. Sahip oldukları özellikler de yaratılmıştır; Allah ise, zatıyla, sıfatlarıyla ve fiilleriyle ezeli ve ebedidir.
Yaratıklarına benzeyen Allah olamaz. Yaratıklar ancak birer ayna gibi, O’nun isim ve sıfatlarını gösterirler. Nasıl ki, harika bir robot sanatkarının/mucidinin bilgisini, planını, hünerini ve gücünü gösteriyorsa, şu alemdeki her bir yaratık da, üstün yaratılış ve eşsiz sanatlarıyla, Allah’ın sonsuz ilim, kudret, hikmet ve iradesini gösterir.
O Allah ki, kıyaslanamayacak derecede her şeyden üstündür. Kudreti sonsuzdur; bir atomu yarattığı kolaylıkla bir galaksiyi yaratır. Baharı bir çiçek kolaylığında var eder. Bir işi diğer bir işine, bir fiili diğer bir fiiline engel olmaz. Aynı anda sayısız işi birbirine karıştırmadan yapar. Hiçbir şey O’nun tasarruf ve düzenlemesi dışında kalamaz. Her şey O’ndan sonsuz derecede uzak olduğu halde, O, her şeye sonsuz derece yakındır.
Böyle bir Allah’ın elbette eşi, benzeri ve dengi yoktur. Hiçbir yaratık bu özelliklere sahip olamaz. Bu özelliklere sahip olamayanlar, yani eşi, benzeri ve dengi olanlar ilah olamazlar.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası
Detaylı bilgi için:
Allah’ın Varlığının Delilleri (Kainat, Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz)