Allah’ın izni olmaksızın hiç kimse bir başkasına şefaatçi olamaz; zira Yüce Allah şöyle buyurur:
“Sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arş üzerinde hükümrân olan, her işi yerli yerince çekip çeviren Allah’tır. Kendisinden izin çıkmadıkça, O’nun katında hiçbir şefâatçi iş bitiremez. İşte Rabbiniz, bu vasıflara sahip olan Allah’tır. Öyleyse O’nu, bir tanıyarak, yalnız O’na ibadet ediniz. hâlâ gerçekleri düşünmeyecek misiniz?” (Yûnus, 10/3)
Müfessirlere göre bu âyet, Allah’ın azamet ve büyüklüğünü takrir ve tanrılarının kendilerine şefâat edeceğine inanan müşrik ve münkirlere bir cevaptır. Âyette aynı zamanda –dolaylı olarak–, Allah’ın izin verdiği kimselere şefâat edileceği de îmâ edilmiştir.[1]el-Beydâvî, III/184; el-Kurtubî, VIII/308; Tefsîru’l-Celâleyn, s. 266.
Ayrıca şu âyetlerde de inkarcılara yönelik uyarılar ve cevaplar söz konusudur.
“Yoksa: ‘Onu uydurdu’ mu diyorlar? Bilakis, o gerçeğin ta kendisidir. Senden önce kendilerini uyaran hiçbir peygamber gelmemiş olan bir toplumu, doğru yolu bulmaları ümidiyle uyarman için Rabb’in tarafından gönderilmiştir.” “Allah, o Hak Mabûddur ki gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları altı günde yaratmış, sonra da Arşına kurulmuş mutlak hükümrândır. Sizin O’ndan başka ne bir hâminiz, ne bir şefâatçiniz yoktur. Hâlâ gereğince düşünmez misiniz?” (Secde, 32/3-4.)
Kaynak: Dr. Mesut Erdal, 40 Soruda Şefaat
Dipnotlar
⇡1 | el-Beydâvî, III/184; el-Kurtubî, VIII/308; Tefsîru’l-Celâleyn, s. 266. |
---|