Soru Detayı: Bazı sûre ve âyetlerin diğerlerinden daha faziletli olduğu rivayet edilmektedir. Hepsi Yüce Rabbimizin sözü olduğu hâlde bunun anlamı nedir?
Öncelikle şunu bilmemiz gerekir. Varlıkların derecelerinin ölçüsü, bizleri Yaratan tarafından takdir edilmiştir. Böyle bir takdirde bizlerin en küçük bir rolü yoktur. Dolayısıyla Rabbimiz bizlere hangi şeylerin daha üstün olduğunu bildirmişse, biz de aynı şekilde kabul ederiz.
Kâinatta hiçbir şey birbirine denk değildir. Hepsinin arasında sahip oldukları özellikler ve yapmış oldukları işler açısından birtakım farklılıklar ve üstünlükler söz konusudur. Mesela Ramazan ayı diğer aylardan, Kadir gecesi, diğer gecelerden, Cuma günü, diğer günlerden üstündür. Hatta gün içerisinde seher vakti diğer vakitlerden daha üstündür ve burada yapılan dua ve ibadetler kabul edilmeğe daha yakındır. Yine Kâbe, diğer bütün mekânlardan daha üstün olduğu gibi, amellerimizin de hepsi aynı derecede olmayıp, bazıları Cenâb-ı Hakk katında daha üstündür.
Yine dört büyük melek olan Cebrail, Mikâil, Azrail ve İsrafil, diğer meleklerden, peygamberler diğer insanlardan, ulu’l-azim peygamber dediğimiz beş büyük peygamber ki bunlar: Efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa’dır diğer peygamberlerden, Kâinatın Efendisi Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ise bütün insanlardan ve peygamberlerden daha üstündür.
Bu üstünlüğe şu açıdan da bakabiliriz. Hayatta bazı şeyler vardır ki, onlar son derece lüzumludur ve onları yapmadan insan hayatını devam ettiremez. Hava alma, teneffüs etme, su içme ve yemek yeme gibi. Bazı şeyler vardır ki, yapıp yapmama birincisi kadar gerekli değildir. Onlar olmadan da insan hayatını devam ettirebilir. Meyve yeme gibi.
Bazı sûre ve âyetlerin diğerlerinden daha üstün olmasına da bu açılardan bakabiliriz. Öncelikle bunların üstünlüğünü şayet Cenâb-ı Hakk bildirmişse, zaten bu konuda bizim yapacağımız bir şey yok demektir. Bize düşen Rabbimizin bildirdiği bu hususu kabul edip gereğini yapmamızdır.
Kur’ân-ı Kerim’in tamamı, Yüce Yaratıcı’nın kelamıdır. Lafız ve harfler bakımından Arapça olarak vahiyle gelmiştir. Bu bakımdan aralarında bir fark yoktur. Ancak bazı sûre veya âyetlerin diğerlerinden üstün olması, birtakım hikmetlerden dolayıdır. Nasıl teneffüs etme, yemek yeme ve meyve yeme birer ihtiyaç olmasına karşın, her birinin ihtiyaç derecesi farklı farklıysa, Kur’ân’ın da bazı âyet ve sûreleri bunun gibidir. Hava gibi teneffüs etmeden hayatımızı devam ettiremeyeceğimiz derecede önemli bölümleri vardır; yemek yeme gibi günde bir iki kez okumakla ihtiyacımızı giderdiğimiz bölümleri vardır ve zaman zaman okumakla hayatı- mızı devam ettireceğimiz kısımları vardır.
Bu anlamda mesela İhlâs Sûresi’ni ele alacak olursak, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), önemiyle ilgili değişik tavsiyelerde bulunmuştur. Bu sûre, İslâm’ın birinci temel inanç esası olan Tevhid akidesini beyan etmiştir. Resûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) bu sûrenin Kur’ân’ın üçte birine eşit olduğu rivayet edilmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in açıkladığı dinin üç temel esası vardır. Bunlar tevhid, peygamberlik ve ahirettir. Bu sûrede hâlis tevhid beyan edildiği için, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu sûrenin Kur’ân’ın üçte birine eşit olduğunu beyan etmiştir. Sûrenin adı da ihlâstır. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak, esaslarını sırf Allah rızası için uygulamak anlamınadır. İslâm’ın tevhid akîdesinin en özlü ve anlamlı ifadesidir. Dolayısıyla Allah’ın bilinmesi, sıfatlarının tanınması âdeta insanlar için havayı teneffüs etme derecesinde ihtiyaç olduğundan ve Allah Teâlâ gerçek anlamda tanınmadan, hayatın anlamı olamayacağından, bu sûrenin üstünlüğü açıkça ortadadır.
Yine Fâtiha Sûresi, namazların her rekâtında okunur. Mânâsı itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kulluğun yalnız Allah’a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah’tan geleceği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah’ın iradesine dayandığı gibi önemli ilkeler beyan edilmiştir. Kur’ân, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur’ân’ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fâtiha’da vardır. Zira Fâtiha’da, övgüye, ta’zîme ve ibadete layık bir tek Allah’ın varlığı, O’nun hâkimiyeti, O’ndan başka dayanılacak bir gücün bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulur. Bundan dolayıdır ki Fâtiha sûresi, taşımış olduğu anlam itibariyle diğerlerinden farklı bir konuma sahiptir.
Kaynak: Kur’ân İklimine Seyahat, Muhittin Akgül