744
Kur’ân-ı Kerim’de hiçbir peygamberin kıssası Yusuf sûresindeki gibi tek bir sûrede başlayıp da sona ermemiştir. Bu sûre, baştan sona Hz. Yusuf’u anlatmıştır. Bu kıssaya “ahsenü’l-kasas/en güzel kıssa” denmesinin sebepleri şunlar olabilir:
- Kur’ân-ı Kerîm’de bu kıssanın ihtiva ettiği ölçüde ibret ve prensipleri ihtiva eden başka bir kıssa bulunmadığından dolayıdır. Nitekim bu husus, sûrenin so nunda yer alan: “Peygamberlerin kıssalarında elbette tam akıl sahipleri için alacak dersler vardır.” (Yûsuf, 12/111) şeklindeki âyette de açıkça ifade edilmektedir.
- Hz. Yû suf, kardeşlerini güzel bir şekilde affedip bağışlamış, eziyetlerine sabre dip katlanmış, onlarla karşılaştıktan sonra da yapmış olduklarını hatırlatma yarak onları affetmiştir. O kadar ki onlara: “Bu gün başınıza bir şey kakılmayacaktır.” (Yûsuf, 12/92) demiştir. Bu yönleriyle kıssa ibretlik dersler vermektedir.
- Bu sûrede, peygamberlerin, salihlerin, meleklerin, şeytanların, cinlerin, insanların, hayvanların, kuşların, hükümdarların ve yönettikleri kimselerin davranışlarının, tüccar, ilim adamları ve cahillerin, erkeklerin, kadınların, hile ve tuzakları söz konusu edilmektedir. Yine bu sûrede, tevhid, fıkıh, siyer, rüya tabiri, siyaset, insanî münasebetler, iktisadî hayat, hem dine hem de dünyaya yarayacak pek çok faydalı hususlar bulunmaktadır. Bu yönüyle de en güzel kıssa denmiş olabilir.
- Bu sûrede seven, sevilen ve bun ların arzu ettikleri yollar söz konusu edilmektedir.
- Buradaki “en güzel” ifadesinin anlamı, en şaşırtıcı, en hayret verici, en güzel anlatış ve Kur’ân’ın bunu en parlak metod ve en dikkat çekici üslûp ile anlatmış olmasıdır. Yani güzellikten maksat, güzel ifade ve kelimelerin fesahat yönünden mucize derecesine ulaşmış olmasıdır.
- Bu sûrede sözü edilen herkes sonunda mutluluğu elde etmektedir. Hz. Yûsuf’u, babasını, kardeşlerini ve azizin hanımını hatırlayınız. Hü kümdarın da Hz. Yûsuf’a iman edip İslâm’a girdiği, İslâm’a güzel bir şekilde bağlandığı da söylenmiştir. Rüyasının tabir edilmesini isteyen ve rüyasında efendisine şarap sunduğunu gören kişi ve yine denildiğine göre şahitlik te bulunan kişi de böyledir. Kısacası hepsinin sonuçta hayra ulaştığı görülmektedir.
- Kıssaların gerçeği de, hayalisi de vardır. Şüphe yok ki, en güzel kıssalar, gerçek olanlardır: Yani gerçek bir olayın, kalıcı güzelliğe delalet eden bedii nüktelerle tasviri ve belagatli bir şekilde anlatılmış olmasıdır. Zira hakiki güzellik, daima hayallerin ötesindedir. Ve ideal güzellik, ancak gerçek güzelliğe bir sembol, bir misal olması bakımından önem taşır. Bir masum güzelliğin en mükemmel bir macerası olan ve ebedî güzelliğin gerçek yüzünü görmüş bir gözün, geçici güzelliğin cilvelerine nasıl bir küçümseme ile baktığını anlatan Yusuf Kıssası, gayb âleminden müteşabih bir sembol ile tecelliye başlayıp gitgide gelişerek neticeye varmış bir gerçeğin, belagatli bir anlatımı ve aynı zamanda Muhammedî güzelliğin ezelî bir simgesi ve nişanıdır. Hz. Yusuf’un rüyası, onun masum güzelliğinin gelecekte gelişecek olan olaylara ve mukadderatına ilâhî gayb âleminden nasıl bir sembol ve misal olmuş ise, bütün ayrıntılarıyla Yusuf Kıssası da Muhammedî güzelliğin en yüce anlamına öyle bir başlangıç simgesi ve sembolü olarak nazil olmuş olan bir gaybî hakikattir. Ve bilhassa bu açıdan ve bu özelliğinden dolayı en güzel kıssadır.
- Bu kıssa ibretle ve öğütlerle dolu olan, dinî, dünyevî, sosyal, iktisadî, siya sî ve edebî hayatı ihtiva eden bir kıssa özelliği taşımaktadır. Belki en önemli dersi, eziyetlere karşı sabırlı olmak ve ceza vermeye muktedir olduğu bir zamanda affetmektir. Onun için güzel bir kıssanın bütün unsurlarını toplayan mükemmel bir kıssadır.
Kaynak: Kur’an İkliminde Seyahat, Muhittin Akgül.