Tevbe sûresi Hicri 9. yılda Medine’de nâzil olmuş olup 129 âyettir. ‘Tevbe’ ismi, sûrenin ihtiva ettiği konuların birinden gelmektedir. Sûrenin meşhur olan ikinci ismi ‘Berâe’dir. Berâe ise sûrenin ilk kelimesidir. “İlişiği kesmek, ihtâr, ültimatom anlamlarına gelir. Tövbe sûresi konu itibariyle, bir önceki Enfal sûresinin devamı gibidir.
Bu sûrede genel olarak kendileriyle yapılan anlaşmalara uyan veya uymayan müşriklerle ilişkilerin düzenlenmesi, Tebuk seferi, Müslümanlar arasında bulunup “beşinci kol” faaliyeti şeklinde çalışan ve müşriklerden bile daha tehlikeli olan münafıklar ve onların, İslâm birliğini parçalamak için Mescid-i Dırar’ı inşa etmeleri, Müslümanların ehl-i kitap ile olan münasebetleri gibi konular işlenmektedir.
Sûrenin başında besmelenin bulunmayışına gelince; bu sûre, Kur’ân-ı Kerîm’de başında “besmele” zikredilmeyen tek sûredir. Bu konuda değişik sebepler ileri sürülmüştür. Bunların başında Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sûrenin başında besmeleyi yazdırmamış olması gelmektedir. Bu yüzden ashabı da sûrenin başına “besmele”yi getirmemiş ve kendilerinden sonra gelen tâbiin de, bu konuda onları takip etmiştir. Bu durum, Kur’ân’ın tam ve orijinal şeklinde ve eksiksiz olarak kalması hususunda son derece dikkat gösterilmiş olduğu gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır.
Ayrıca “Besmele” bir eman ve rahmet anlamı taşımaktadır. Bu sûrede ise münafıklara bir ültimatom ve ihtar vardır. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini ve merhametini içinde bulunduran “besmele”nin sûrenin başına konmamış olması, en uygun olanıdır.
Kaynak: Kur’an İkliminde Seyahat, Muhittin Akgül.