Geçmişte bir insan farklı sahalara vâkıf olabiliyordu, zira mevcut eserler insanları boğacak sayıda değildi. Günümüzde ise bırakınız farklı sahaları, bir sahada bile neyin nerede olduğunu öğrenmek büyük mesele. Bir kere belli bir alanda araştırma yapan insanlar, dünyanın dört bir yanında olabiliyor. Öncelikle birkaç yabancı dile hâkim olup bu insanlarla iletişim kurmamız, en azından eserlerine ulaşabilmemiz, hususi bir mevzuda neler olup bittiğini idrak etmek için de yüzlerce makale ve kitabı mütalâa etmemiz gerekiyor.
Peki bu süreci hızlandıramaz mıyız? Sürat çağında yaşadığımıza göre hızlı öğrenmeyi öğrenmek mecburiyetindeyiz. Sadece bir sene içinde basılan binlerce dergi ve kitap ve bunların içindeki milyonlarca makale, bardaktan boşanırcasına üzerimize yağıyor. Sudan çıkmış şaşkın balığa dönmemek için istif istif yığılan bilgilerin özüne vakıf olmamız şarttır. Ancak bu irfana ulaştıktan sonra dünyayla rahat diyalog kurabiliriz.
Hipermetin, bu irfana ulaşmayı kolaylaştıran bir metot olabilir. Hipermetin, elektronik ortamda yazılı, sesli ve görüntülü metinlerden oluşan bir ağdır. Bu ağda bilgiler öz halinde ve dağınıklıktan kurtarılarak bilgisayar teknikleriyle takdim edilir. Umumi sahalar altında hususi mevzular dallanıp budaklanır. Her bir mevzu, meselenin mahiyetini özetleyecek kısa metinler ihtiva eder. Muhatap, mevcut malumatın kafi gelmediğini düşünürse detaya inebilir. Birbiriyle alâkalı metinler, olabildiğince irtibatlandırılır. Böylelikle hipermetin âlemine giren bir araştırmacının zihninde, mevzuyla alâkalı sağlam bir alan oluşur. Mukayeseli fikirler yardımıyla anlaşılması zor noktalar kısa bir süre içinde açıklığa kavuşur. Multimedya imkânları ve bilhassa farazî ortam (virtual reality) teknikleri, farklı hislere hitap ettiği için öğrenmeyi, “sağlam referanslar”dan istifade edilerek yapılan yorumlar da anlamayı kolaylaştırır (Drexler, 1990).
Hipermetin sistemiyle bilgileri toplayıp tasnif etmek çok daha kolaydır. Şu an “Internet” adlı global bilgisayar ağındaki elektronik serbest kürsüler benzeri oluşturulacak hipermetinler, her türlü görüş ve tenkide açık olacak, bu yüzden de çok hızlı gelişecektir. Hipermetin farklı görüşleri bir araya getireceği için toplumun iletişim ve istişare hızı da artacaktır.
Zihnimizde çağrışımlar cirit atar. Her bir kelimenin veya kavramın hususi bir semantik (mânâ) ağı vardır. Bu ağ içindeki farklı çağrışımlar sayesinde o spesifik kelime ve kavrama belirli bir anlam yükleriz. Fikirlerimiz bu süreç içinde ortaya çıkan kontekslere, yeni makam ve muhtevalara göre şekillenir. Hipermetinlerin kullanılmasıyla çağrışımlar zenginleşecek, makam ve muhtevalar sağlamlaşacak, mânâlar da çok boyutlu ve renkli olacaktır.
TV gibi medya vasıtaları, durum hadiseleri aktarırken gerekli makam ve muhtevayı detaylı bir şekilde tasvir edemez, mânâyı sınırlandırır. Hipermetin sisteminde ise muhteva olabildiğince genişler. İnsanlar global ve holistik (küllî) bir bakış açısı kazanabilir. Taklitten kurtulup tahkike ulaşmanın bir yolu hipermetinler hazırlamaktır.
Eğitim ancak epistemik tecessüsü, yani bilme ve anlama merakını, uyandırdığı zaman tesirli, hızlı ve zevkli olabilir. Ancak, şu anki eğitim sisteminin, şahsî zevkleri, bilgi ve tecrübe birikimini göz ardı eden tekdüze bir sistem olduğu görülmektedir. Eğer talebeler, istedikleri zaman ve hiç utanç duymadan, kendi seviyelerine göre gelişen bir hipermetin yardımıyla mütalâa ve tefekküre alışırlarsa bu sistemlerin müptelası olacak, başlangıçtaki uzun mesafeyi çok kısa zamanda kat ettikleri için daha sonra irfan ve hikmete ulaşırken yapacakları derinlemesine tetkik ve tahkiklerle de Yaratıcı’nın güzel isimlerinin sonsuz mânâlarını kavrama yoluna gireceklerdir.
Hipermetin yazı ve matbaanın icadına yeni bir boyut getirecektir. Dağ gibi kitap yığınları arasındaki bilgilerin özetlenerek hipermetin sistemlerinde sınıflandırılmasıyla talebeler, yazarlar, araştırmacılar, idareciler ve belki de isteyen herkes, üzerinde tefekkür ederek irfana ve ilme ulaşılacak şeye (bilgiye) günler, aylar hatta yıllarca beklemeden, “ışık hızında” ulaşacaktır. Belki de o zaman, seneler süren tahsil hayatımızın çehresi tanınmayacak kadar değişecektir.
Bediüzzaman Hazretleri medrese tahsili esnasında başkalarının yıllarca sürede te’lif ettikleri eserleri iki üç ay içinde özet olarak incelemiştir. Hocası Şeyh Mehmed Celâli Hazretleri niçin böyle yaptığını sorunca şöyle cevap vermiştir:
“Bu kadar kitabı okuyup anlamaya muktedir değilim. Ancak, bu kitaplar bir mücevherat kutusudur, anahtarı sizdedir. Yalnız sizden şu kutuların içinde ne bulunduğunu göstermenizin istirhamındayım, yani bu kitapların neden bahsettiklerini anlayayım da bilahare tab’ıma (adetime) muvafık olanlara çalışırım.” (Nursî, 1987: 33).
“Üstad Hazretleri, cilt cilt eserlere ömrü ve hafızayı vakfetme yerine, hayatta tatbik kıymeti olanların gayelerini hülasa olarak bilmek ve öğrettiklerinin bünyesinde istikbale ait malumatın ve tetkikatın anahtarı olabilecek mahiyettekileri tercih etmiştir.” (Kutay, 1994: 48).
Şu halde “icraat” imkânı sağlayacak malumatın, bilgi dağlarından özet bir şekilde derlenmesi, cazip hipermetinler halinde talebelere takdim edilmesi gereklidir. Bu iş için eğitimci, bilgi mühendisi ve editörlere ne kadar büyük bir vazife düştüğü açıktır. Ancak bu sıkıntıya katlanılırsa, elde edilen neticeler herkesi kat kat tatmin edecektir.
BBC’de yayınlanan bir programda farazî ortam teknikleriyle hazırlanmış bir hipermetin sistemi anlatıldı: Talebe, taktığı özel bir gözlük ve kulaklık yardımıyla birden kendisini bambaşka bir âlemde buluverdi. Bu hiper-metnin konusu İngiltere tarihiydi. Asırlar süren bir devre, önce çok genel, sonra gittikçe özel bir şekilde takdim ediliyordu. Talebe istediği konuyu seçebiliyordu. Mesela Liverpool’un 1850’lerdeki ekonomik ve sosyal durumu kısa metinler, slaytlar, klipler eşliğinde sunuluyordu. Göze ve kulağa hitap eden bilgileri takip etmek, anlaşılması zor gelen noktalarda daha detaylı bilgilere ulaşmak, en azından heyecanlı bir film seyretmek kadar zevkliydi.
Bilme, anlama, yaşama ve yaşatma hazzımızın en kısa zamanda artması temennisiyle…
Kaynak: Yusuf Alan