Soru Detayı: Risale-i Nurlarda İmana, Kur’an’a ve Efendimiz’e (s.a.s) delil olarak geçmişte yaşamış evliyalar, asfiyalar, fıkıhçılar delil olarak gösteriliyor. Ben onların yasadığını nasıl anlayabilirim?
Risalelerde geçen alimler, asfiyalar tarihe malolmuş zatlardır. Bunlar çevrelerine çok ciddi tesir etmiş insanlardır. Kimileri yüzlerce talebe yetiştirmişlerdir. Mesela Ahmed b. Hanbel hazretlerinin camilerde vermiş olduğu derslere dört bin kişi katılırdı. İmam Gazali hazretleri otuz beş yaşında nizamiye medresesinin başına bugünkü ifadesiyle rektör olmuştu. Arkasında onlarca cilt eser bırakmış ve batıya bile ciddi tesir etmiştir. Daha bunun gibi bir çok örnek verilebilir.
Bu alimlerin hayatıyla alakalı olarak ciltlerce “tabakat” adıyla bilinen eserler yazılmış ve bu bir ilim dalına dönüşmüştür. Bu eserlerde onların hayatlarına dair çok geniş bilgiler mevcuttur. Annesi, babası, hocaları, kişiliğine ait bilgiler ve daha bir çok ayrıntıya bu eserlere başvurularak ulaşılabilir. Bu, tarihin temelini oluşturur. Tarih hep rivayet yoluyla bize intikal etmiştir. Yüzlerce tarih kitabı İstanbulu Fatih Sultan Mehmet’in fethettiğini söylediği halde buna inanmamak, aklı bir tarafa atmayı gerektirir. Çünkü bu bilgi sadece bizim kaynaklarımızda değil yabancı menşeli kaynaklarda da geçmektedir.
Mesela, biz antartika kıtasına hiç gitmedik. Fakat milyonlarca insan antartika kıtasının var olduğunu söylüyorlar. Şimdi biz kalkıp da “hayır efendim antartika kıtası yoktur” diyebilir miyiz? Aynı şekilde bu alimlerin yaşadığına hem kendi talebeleri, hem yazmış olduğu binlerce cilt eser ve hem de yüz binlerce yalanda birleşmesi mümkün olmayan insanların şehadetleri onların varlığını kabul etmeyi aklen zorunlu kılar. Bunun dışındaki düşünceler vesveseden başka hiç bir değer ifade etmez. Bunu kabul etmezsek hiç bir şeyi kabul etmememiz gerekir. Bütün tarihi bir çırpıda silmemiz gerekir.