Bütün anne-babalar bilmelidir ki, okumaya başlamanın yaşı yoktur. Onunla kitap okumaya ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi olur. Küçük çocuklara kitap okumak onlarla ilgilenmenin en güzel yollarından biridir. Çocuğun kişiliği büyük nispette bu yaş döneminde geliştiği için ona söylenen ve telkin edilen şeyler onun kişiliğinin şekillenmesine tesir eder. Peygamber Efendimizin (sav), çocuk doğar doğmaz kulağına ezan ve kamet okumayı tavsiye etmesi ve kendisinin de bizzat bunu uygulaması çok manidardır. Demek ki çocuğun ruhunu beslemek için daha ilk günden başlayarak onun kulağına birşeylerin söylenmesi ve onunla konuşulması gerekmektedir. Bugün çocuk gelişimi üzerinde çalışanların tespitleri de bundan başka bir şey değildir.
Çocuk görmeye, renkleri ve şekilleri ayırt etmeye başladığında, onunla kitaplar aracılığıyla konuşmaya geçebiliriz. Bir resim veya şekil çocuğun ilgisini çeker. Eğer bir konuyu çocuğa uygun bir resim, fotoğraf veya şekille anlatırsak, işitme ve görme duyusunu birlikte kullanacağından, söylenen daha kalıcı olur. Bundan dolayı daha bebek iken; onu kucağımıza aldığımızda resim kitabını açarak hem resmi ona gösterir, hem de resimle ilgili konuşmalar yaparsak, onu kitapla erkenden tanıştırmış oluruz. Bu uygulama, anne-babaya yakın temas sebebiyle çocuğa sevildiğini hissettirmenin yanında, dil gelişimi ve anne-baba ile diyalog kurma bakımından da faydalı olur. Daha büyük bir fayda ise, erken yaşta çocuğun hayatına kitabın girmesi ve kitaba karşı alâkanın uyanmasıdır. Artık kitap onun için sıcak bir arkadaş olur ve okuma sürekli bir ihtiyaç haline gelir. Victor Hugo’nun dediği gibi, ‘Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez.’
Batı, okul öncesi döneme ait çocuk kitabı çeşitliliği, kalitesi ve sayısı bakımından bizimle kıyaslanamayacak kadar ileridir. Ancak bizde de son yıllarda bu konuya daha fazla önem verilmekte ve bu sayede okul öncesi kitap ve dergi yayımcılığında takdir edilecek bir gelişme yaşanmaktadır. Bu kitapların çocuklara ulaştırılması ve okunmasında okul öncesi eğitim kurumları önemli rol oynamaktadır. Pek çok anne-babanın çocuk yetiştirme hususunda bilgisiz veya ilgisiz olduğu dikkate alındığında, ülkemizdeki problemin sadece kitap yayımlama olmadığı, bunun yanında anne-babalara rehberlik hizmetinin de çok eksik olduğu söylenebilir.
Okul öncesi dönemde anne-baba her gün çocuğa kitap okuduğunda onun kelime hazinesi genişler, düşünme kabiliyeti ve buna bağlı olarak zekâsı gelişir. Dinlemeyi ve konuşmayı öğrenir. Kitap okumayı seven bir fert olarak yetişir. Hikâye okunurken o sık sık soru sorar. Çocuk soru sorarak öğrendiğinden buna izin verilmelidir. O, kelimeler, hikâye kahramanları veya kitap hakkında konuşmak istediğinde hemen sözü kesilmemeli, konuşması sağlanmalıdır. Onun sorularına mantıklı, doğru, tatmin edici cevaplar verilmelidir. Asla yalan yanlış şeyler söyleyerek soruları geçiştirilmemelidir. Çocuklar aynı hikâyeyi tekrar tekrar dinlemekten sıkılmazlar. Bildikleri hikâyeleri defalarca dinlemeyi sevdikleri gibi aynı kitabın tekrar tekrar okunmasını da severler. Bu işlem, kelimelere aşina olmaya yardımcı olduğu gibi kitapta verilmeye çalışılan mesajın akılda kalmasına da yarar.
Prof. Dr. Harun Avcı