Namaz ve daha ötesindeki dînî konularda çocuğun bir kısım soruları, istifhamları olabilir. Bilhassa içe dönük çocuklar bu türden dînî istifhamlarını, büyük ihtimalle anne ve babalarına açmayabilirler. Değişik vesile ve vasıtalar bulunarak, bu konuda çocuğun deşarj olması, içini dökmesi ve açılmasının sağlanması çok ehemmiyetlidir. Çocuk büyürken içindeki istifham da büyürse, zamanla her şüphe, her tereddüt, izah edilmedik her dînî mesele, manası ve hikmeti anlaşılmadık inançla alakalı herhangi bir husus, onun kalbini sokan bir yılana, bir akrebe dönüşür.
Hatta bazen bu istifhamlar, onun iç dünyasında bir yara gibi o kadar hızlı büyür ki, bir gün o zavallıyı tamamen yere serer de farkına bile varamayız. Öyle ki artık o her gün zâviyede, tekkede sizinle beraber “la ilahe illallah” der, tesbihini, takdisini, tahmidini, tehlilini yapıyor görünebilir ama o aslında tereddütlerine yenik düşmüş ve vesveselerin ağında erimektedir. Çocuğu iyi bir statü ve gelecek elde etmesi için üniversitelerin herhangi bir fakültesine gönderdiğimizde, muhtemel problemlerine zamanında mualecede bulunmazsa, dînî istifhamlarından dolayı hiç de tasvip etmeyeceğimiz bir kısım duygu, düşünce ve tavırlarla karşımıza dikileceği kaçınılmaz olacaktır. Bu açıdan o, hiçbir zaman aklı, kalbi ve ruhu itibariyle boş bırakılmamalı ve sürekli yaşına-başına göre beslenmelidir.
Eskiden çocuklar bizden mürebbilere-mürebbiyelere teslim ediliyordu. Onlar, çocukların ruh dünyaları içine girerek, ledünniyatlarının teşrihatı çerçevesinde dertlerine derman olmaya çalışıyorlardı. Aslında, bu terbiyeyi ebeveyn yapmalıdır. Şayet yapamıyorlarsa, mutlaka kültürlü mürebbiler ya da mürebbiyeler bulmalı ve evinin işlerini gördüğü gibi bu işi de onlara yaptırmalıdırlar; yaptırmalı ve katiyen çocuğun heder olup gitmesine meydan vermemelidirler. Sağlam bir akide, içe sindirilmiş bir kulluk telakkisi ve tabiatımızın bir yanı haline gelmiş mükemmel bir ahlak ancak bu ölçüdeki bir hassasiyetle gerçekleştirilebilir.
Kaynak: Çekirdekten Çınara