Soru Detayı: Alevî kesimin öteden beri kutladığı Gadir-i Hum bayramının dayanağı nedir? Bu kutlamanın dinimizdeki yeri var mıdır?
Gadir-i hum bayramı tamamen Alevi ve Şiî’lerin kutladığı bir bayramdır. Ehl-i sünnette böyle bir bayramın ya da bir gün, dolayısıyla da bu güne ait bir kutlama yoktur.
Alevîler ya da Şiîlerin bu günü bayram olarak ilan etmesine dayanak olarak Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde geçen şu hadis-i şerifi veya bu hadiste geçen olayı delil olarak getirirler:
“Veda Haccı dönüşüydü. Peygamberimiz beraberindeki Sahabelerle birlikte Mekke ile Medine arasında bulunan Gadir-i Hum mevkiinde mola verdiler. Orada bir müddet istirahat edip öğle namazını kıldıktan sonra sahabeye hitaben konuşma yapıp sonunda: “Ben kimin dostu isem Ali de onun dostudur. Allah’ım ona dost olana dost ol; düşman olana da düşman ol. Ona yardım edene yardım et” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/ s. 368).
Bu olayı Şiiler halifeliğin Hz Ali’nin hakkı olduğuna delil olarak getirirler. Bu hadiste geçen veli (velayet, mevla) kelimesini Şiiler halifelik olarak tefsir etmişlerdir. Oysa burada geçen veli kelimesinin dost olarak tercüme edilmesi gerekir.Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem hazretleri ileride çıkacak fitnelerde Hz Ali’nin başına gelecekleri hissetmiş ve bundan dolayı Müslümanları uyarmıştır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemin bu sözleriyle halifeliği kastetmiş olamayacağını Hazreti Ali’nin torunu olan Hasan el-Müsenna şu sözlerle dile getirmektedir: “Resulullah (a.s.m.) bununla halifeliği ve sultanlığı kastetmedi. Öyle demek isteseydi bunu açıkça söylerdi. Çünkü Resulullah (a.s.m.) Müslümanların en fasih ve en açık konuşanıdır.” (Bkz: İsmail Mutlu, Dört Halife Devri, s. 333).
Evet, halifelik gibi önemli bir konuyu Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in üstü kapalı, her manaya yorumlanabilecek bir kelimeyle söylemiş olması mümkün değildir. Hele muhatabı Hazreti Ali gibi önemli biriyse, bunu en açık şekliyle ifade edecek Müslümanlara bunu tavsiye edecektir. Hâlbuki veli denildiğinde pek çok mana anlaşılabilir ki, bunların en başında yakın dost anlamı gelir.
Eğer aynı mantıkla bakılacak olursa, Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömer’le de alakalı pek çok hadis var ki, bunların tamamına bakıldığında, bu iki büyük zatın ilk halife olacakları manası çıkarılabilir. Hâlbuki onların halifeliği bu hadislerden çıkarılmış değildir, tamamen Allah’ın insanlara verdiği seçme ve seçilme, biat, tavsiye ve istişare kurallarından birine ya da birkaçına göre belirlenmiştir. Nihayetinde Ali efendimizin de halife olması, bu usullerle olmuştur.