405
وَصَلِّ اِلٰه۪ي كُلَّ يَومٍ وَسَاعَةٍ
عَلَى الْمُصْطَفَى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ
وَصَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَالْآلِ كُلِّهِمِ
كَعَدِّ نَبَاتِ الْأَرْضِ وَالرّ۪يحِ مَا سَرَتْ
وَصَلِّ صَلَةً تَمْلَأُ الْأَرْضَ وَالسَّمَاءَ
كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ
فَيَكْف۪يكَ اَنَّ اللهَ صَلّٰى بِنَفْسِهِ
وَأَمْلَاكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وسَلَّمَتْ
İlâhî! Her bir canlı nefes alıp verdikçe ve her gün, her saat o seçkinlerden seçkin Hazreti Mustafa’ya salât eyle. O seçkin kuluna ve bütün âline, yeryüzündeki bitkiler adedince ve rüzgârlar esip durdukça salât eyle. Ona gök gürültüsü ile beraber yağan yağmurlar gibi arz u semayı doldururcasına salât eyle.