Soru Detayı: Bir kayınvalidenin, gerek kıskançlığından, gerek çok büyük beklentiye girmesinden gerekse cahilliğinden dolayı, gelinini bahane ederek huzursuzluk çıkarması, oğluna beddua etmesi karşısında gelin ve oğul nasıl davranmalı?
Anne-baba ile hanım arasında kalındığında, hukuk zedelenmediği müddetçe, anne baba razı edilmeli/edilmeye çalışılmalı, hanım da yönlendirilmeli, teşvik edilmeli ve bazen de tavır konulmalı. Fakat kesinlikle boşanmaya varacak sertlikler gösterilmemelidir. Zira anne babadan dolayı eşler boşanmaz.
Anne baba, genelde hissi davranırlar. Onların hissiyatını elden geldiğince gözetmelidir. Mesela bir anne, oğlunu gelininden kıskanır. Bu kıskançlığı, oğul idare etmeli ve müdaraata başvurmalı. Hanım ise kayınvalideye karşı hukuku zedeleyici davranabilir ve mesela kocasını annesine yardım etmekten alıkoyabilir. Bu durumda, hanıma itaat edilip annenin hukuku çiğnenmemeli. Hanım bu gibi durumlarda yönlendirilmeli, kendisine nasihat edilmeli. Nasihatin fayda vermediği yerlerde evin içinde kalmak şartıyla tavır konabilir. Bu tavrın ne olacağı hususu, Kur’an’da beyan edilmiştir. Nasihat, yatağı ayırma (buna yaptığı yemeği yememeyi, ev içinde soğuk davranmayı da ekleyebiliriz) en son çare olarak hafif dövmedir. Fakat Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem hanımlarını hiç dövmemiş, fiske dahi atmamıştır. Demek ki bu durum çok zaruri hallerde, yuvayı koruma gayeli yapılmalıdır.
Elden geldiğince hissiyat gözetildiğinde ve hukuk ihlalleri olmadığında, valideynin “hakkımı helal etmiyorum” demesi çok şey ifade etmez. Zira bu söz hissidir, mantıki ve hukuki değildir. Mesela, anne, oğluna, “hanımını döversen sana hakkımı helal etmem” dediğinde bu, bir şey ifade eder. Ama, oğlunu gelininden kıskandığı için “Sen beni hiç gözetmiyorsun, beni sevmiyorsun, sana hakkımı helal etmiyorum” diyorsa bu sözün bir temeli yoktur. Oğul, normal şartlarda elinden geleni yaptığı müddetçe mesul olmaz. Annenin haksız olduğu halde yaptığı beddua, haksız olduğu için yerini bulmaz. Zira beddua, o bedduaya layık olana ulaşır.
Bununla beraber, bu tür hissiliklerden dolayı, aileyi kırıp dağıtmamalı, sertlikler oluşturmammalı. Ancak, hanımın kendinden menkul uygulamaları yüzünden de anne baba ihmal edilmemeli. Mesela, fakir anne babaya yardım etmek ve her ay bir miktar vermek isteyen birini, hanımı menedemez. Bu konuda erkek, reislik vazifesini yerine getirmeli ve ağırlığını koymalıdır. Gerekirse, çocuklarına az yedirmeli, evine alacağı şeyi az almalı ama mutlaka anne babasına maddi olarak yardım etmelidir. Yine, mesela yazın kocasının memleketine gitmek istemeyen bir hanım, haksızlık yapıyor demektir. Her şeye katlanmalı, gidip sılayı rahmi eda etmeli, böylece hem kocasını hem de kayınvalide ve kayınpederini hoşnut etmeli. Sonunda haksız bir şekilde hoşnut olmasalar bile en azından gelin, kendine düşen görevi yerine getirmeli.
Hasılı, valideynin hukuku çiğnenmemekle beraber hissiyatları da gözetilmeli, hanım ise hem hukuki hem de ahlaki açıdan yönlendirilmeli, neticede aile içinde iş boşanmaya kadar vardırılmamalı ama anne baba da ihmal edilmemeli.
Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali