Âyet-i kerimede, “İçki ve kumar da hem büyük günah, hem de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları faydalarından daha çoktur.” (Bakara, 2/219). buyrulmuş ve içkinin bazı cüzî faydaları bulunduğu ifade edilmiştir. Müfessirler içkideki menfaatin, onu içen kimsenin neşve ve lezzet duyması, yemekleri hazmettirmesi, içki içmenin kişiyi cesaretlendirmesi ve onun ticaretini yapan kimsenin para kazanması gibi hususlar olduğunu söylemişlerdir. Ayrıca, وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ ifadesinden anlaşılmaktadır ki, içki ve kumarda mevcut olan faydalar umumî olmayıp, hem az ve cüzîdir, hem de sadece bazı fertler itibarıyladır. Onun faydalarının haram kılınmadan öncesine, büyük günahın ise haram kılındıktan sonrasına ait olduğu da ifade edilmiştir.[1]Bkz. Kurtubî, el-Câmiu liahkâmi’l-Kur’ân, 6/286; Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/766
Bu âyetle ilgili Elmalılı da şu kuşatıcı yorumu yapmıştır:
“İçkinin, menfeatleri hakikî ve sağlam menfaat değildir. Onun neşveleri humara inkılâb eder. O arızî şecaat, sebeb-i felâket olur ve o muvakkat kuvvet-i tabiat, sıhhati berbad eder. Kazanılan malın hayrı olmaz. Bir kâr, yüz ziyan getirir. Mübtelâ olanlar yakalarını zor kurtarırlar. Hâsılı neş’e ve lezzetleri ferdî ve muvakkat olduğu hâlde zararları, mefsedetleri hem ferdî ve içtimaîdir, hem bedenî ve hem ahlâkîdir. Emraz-ı sâriye gibi umuma sâridir. Cezasını önünde çekmeyenler sonunda çekerler. Hayal edilen cüz’î bir kâr için, muhakkak ve küllî bir ziyana düşmek de kâr-ı akıl değildir. Def-i mazarrat celb-i menfeatten mukaddemdir.”[2]Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, 2/766.
Dipnotlar