Yüz; kadın için, yaratılışındaki güzelliğin yansıdığı aynası, aynı zamanda da vücudunun odak noktasıdır. Allah yarattığı her şeyde olduğu gibi yüzü de ahenkli, dengeli ve son derece mükemmel yaratarak adeta, Kendi Cemal’inin tecellisini aksettirmiştir. Bu anlayışın esas alınması ile yüz üzerinde keyfi değişiklikler (ağız, burun estetiği) yapmak, hem Allah’ın (c.c) yarattığını beğenmeme manasına gelir hem de insanları aldatmaya girer ki ikisi de caiz değildir.
Güzellik de çirkinlik gibi göreceli bir şeydir. Günümüz anlayışı maalesef insanlara bir güzellik anlayışını dayatıyor. Buna göre belli kilonun üzerindekiler ve yüz, saç ve kaşları belli şekilde olmayanlar -sözde- güzel sınıfına giremiyorlar. Reklamlar da bu anlayışı iyice kafalara yerleştiriyor. Belini inceltmek için bir sürü insanın onca uğraşmalarını ve neticede ne hale geldiklerini gazetelerden okuyoruz.
Kadınların kaşlarının belli bir şekli vardır. Onların yüzlerinde ve üst dudaklarında erkeklerde olduğu gibi tüyler bitmez. Şayet bir kadının yüzünde dikkat çekecek şekilde tüyler varsa veya bıyık çıkmışsa onun bunları aldırması mahzurlu değildir. Çünkü kadında fıtrat olarak böyle tüylerin olmaması normaldir. Bunları almak ve aldırmak fıtrata dönmektir.
Ancak kaş aldırmaya gelince o tamamen farklı bir konudur. Bu konuda Efendimiz’in açık yasakları vardır ve O (sallallahu aleyhi vesellem), kaş alan ve aldıranın Allah’ın lanetine uğrayacağını beyan etmiştir. Kadının, sosyal hayata katılmak bir yana, eşi için süslenme maksadıyla bile kaşlarını aldırması caiz değildir. Buna göre normal olan iki kaşın arasını almak sünnet olmaması bir yana, insanlara daha güzel görünmek için yapılırsa caiz olmaz. Ancak, iki kaşın arasındaki kıllar, erkeklerde olduğu gibi gür bir şekilde geliyorsa, normal kadın görüntüsüne çevirmek maksadıyla bu kılları almak, herhalde fıtrata dönüş olacaktır. Böyle bir erkeksi görünüm yoksa, olduğu gibi kalması gerekir.