Bir meselenin câiz olup olmaması, o konu hakkında dinimiz tarafından bir yasaklamanın bulunup bulunmadığıyla ilgilidir zira dinimizde: “Eşyada aslolan ibâhâdır.” kaidesi genel bir usûl olarak ele alınmış ve bir konuda yasaklayıcı bir hüküm yoksa o mesele ilk etapta mubah olarak kabul edilmiştir.
Gün düzenlemeyle ilgili olarak dinimizde bir nehiy/yasaklama yoktur. إِنَّمَا الْأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ “Ameller niyetlere göredir.” (Buhârî, nüzûr 23) hadis-i şerifini nazar-ı itibara alacak olursak temelde mubah olan böyle bir uygulama niyetlere göre de farklı hükümler alabilir. Gün düzenlemekten maksat komşuluk ilişkilerini geliştirmek ve bu bir araya gelmelerde hayır konuşup hakkı ve sabrı birbirine tavsiye etmekse böyle bir uygulama mubah olmaktan da öte müstehap hükmünü alabilir zira bu, Asr sûresindeki hakkı ve sabrı tavsiye etme emrini yerine getirme, hadislerde ısrarla vurgulanan komşuluk hakkını eda etme istikâmetinde güzel bir âdet olur.
Bu tür toplanmalarda mutlaka meseleler dönüp dolaşıp Allah’a, Allah’ın rahmetine, rızasına, büyüklüğüne getirilmeli ve her şey O’nun rızasına bağlanmalıdır. Hadiste belirtildiği üzere Allah’ın isminin anılmadığı meclisler bereketsiz ve eksiktir. Öyleyse gün düzenleyecek olan Müslüman kadınlar, muhakkak günlerinde hayır dairesi çerçevesinde kalmaya çalışmalı, bu toplantılarının bereketli olabilmesi adına başta Kur’ân’dan, hadis-i şeriflerden, kitaplardan okumalı, yaşayışı, bilgisi güzel insanları oraya davet edip konuşturmalı ve o meclisi güzel bir atmosfere büründürmelidirler. Asr sûresindeki hakkı ve sabrı tavsiye etme emrini yerine getirme, hadislerde ısrarla vurgulanan komşuluk hakkını eda etme istikâmetinde güzel bir âdet olur.
Ayrıca bu tür toplantılarda şeytanın hoşlandığı gıybet, dedikodu, laf taşıma, kâğıt oyunları, fal bakma gibi kötü davranışlar sergilenirse oraya meleklerin iştirâk etmeyeceği ve Allah’ın onlara rahmet nazarıyla bakmayacağı da bilinmelidir.
Gün düzenlemeyle ilgili olarak üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan birisi de israftır. Güne katılanların söz israfına girmemeleri gerektiği gibi yeme ve içme hususunda da israf etmemeye özen göstermelidirler. Bu meclisler hanımların birbirlerine maharetlerini gösterme yarışına dönüşmemelidir. Yenmediği hâlde veya yense de sofraların ve midelerin alamayacağı yemekleri yapmak ve sonra onları çöpe atmak elbette şeytanın kardeşliğini ilan etmektir.
Âyet-i kerîmede: إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُۤوا إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ “İsraf edenler şeytanın kardeşleridir.” (İsrâ Sûresi, 17/27) buyrularak Allah’ın verdiği bütün nimetlerde israfa düşmemeye özen gösterilmesi tavsiye buyrulmuş ve şeytanın kardeşliği gibi tehlikeli bir sıfata müstahak olmaktan uzak olmaya bütün müminler davet edilmiştir.
Günlerde toplanan para veya altınların hükmüne gelince; bu günlerde toplanan altınlar her toplantıda ev sahibine verilmektedir. Böylece herkes bir yönüyle birbirine karz-ı hasende bulunmakta yani borç vermekte, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermekte ve tasarruf yapmaktadır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus altın verilecekse altının belli bir gram üzerinden olması, yani altının miktarının belli olmasıdır. Böylece faize düşme gibi bir tehlike de ortadan kalkmış olur.