Değerli kardeşimiz,
Cevşen, Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) vahiy veya ilham yoluyla gelen ve içinde Kur’ân’dan pek çok pasajın bulunduğu ihlâs ve samimiyet yüklü büyük bir dua ve zikirdir. Kadınlar, âdet günlerinde Cevşen okuyabilirler. İhlâs Sûresi’nin iki cümlesi gibi başına “yâ” getirilerek okunan âyetler olsa da bu âyetler artık dualaşmış ve orada tamamen dua ya da zikir maksadıyla okunur hale gelmiştir. Bu açıdan da mahzur yoktur. Yalnız, Cevşen kitapçıklarının içinde bazen Yâsin-i Şerif de olabiliyor. Eğer Yasin suresi varsa, Cevşen okurken o kısmına dokunmamak gerekir. Ya da en emniyetlisi, içinde Yâsin-i Şerif ve diğer sureler olmayan bir Cevşen bulundurup ondan okumaktır. Büyük Cevşen diye bilinen ve içinde Yâsin-i Şerif, Fetih, Mülk vs. sûreleri bulunan duâ kitabı da bu açıklanan hususlar çerçevesinde değerlendirilebilir. Dua ve zikir maksadıyla Büyük Cevşen içindeki bütün dualar okunabilir.
Kulûb’u-dâria’ya gelince, o da Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) dualarından başlamak suretiyle, dört halifenin, bazı sahabilerin ve pek çok Allah dostunun münacat ve yakarışlarının yer aldığı mübarek ve manevî bir kaynaktır. Kulûb’u-dâria, “yakarışa geçmiş kalbler” demektir. Yapılan dualarda âyetler çokça zikredilmiştir. Bu âyetlerin büyük bir kısmı dua içermemektedir. Fakat pek çok büyük zatın âdeti olduğu üzere belki bu âyetler, tefekkür, sena, zikir ve medih maksadıyla okunmuş ve hem duaya zemin hazırlamış hem de duanın kabulüne vesile edilmiştir. Bu sebeple kadınlar normal zamanlarda düzenli olarak Kulûb’u-dâria okuyabildikleri gibi, özel günlerinde de okuyabilirler fakat âyetleri okurken Kur’ân tilâvet etme niyetiyle değil, duâ ve zikir maksadıyla okumaları gerekir. Kulûb’u-dâria’nın dışına dokunmakta ise bir mahzur yoktur. Çünkü o bir Mushaf değildir.
Selametle kalınız.
Hikmet.net