İhtilam olan (rüyalanan, yani rüyada cinsel ilişkide bulunan ve bundan dolayı boşalan) kadının, İmam-ı Azam ve arkadaşlarına göre, fercinin üzerinde yaşlık görmedikçe yıkanması gerekmez. Çünkü Ümmü Süleym adında bir kadın: Ey Allah’ın Resülü! Allah, hakkın açıklanmasından çekinmez, rüyalandığı zaman kadına da gusül gerekir mi?” diye sormuş, Allah Rasülü de: “Evet yaşlık görürse gerekir.” buyurmuştur.
Bazıları bu rivayete göre, “görmekten maksat, bilmek ve kanaat getirmektir. Öyleyse kadın, böyle bir rüya gördükten sonra, yaşlık görmese dahi, ilişkide boşaldığı gibi boşaldığına kanaat getirirse yıkanması gerekir. Çünkü kadının suyu incedir, kuruyunca belirsizleşebilir, hatta geri de gidebilir” demişlerdir. Öyleyse, en ihtiyatlısını tercih etmek gerekir. Yani, bir kadın şöyle veya böyle, bir yaşlık hissederse veya böyle bir kanaati olursa ihtiyaten yıkanması gerekir.
Bazıları da, “rüyalanan kadın, uyandığında sırt üstü yatıyor idiyse, yaşlık görmese de yıkanması gerekir. Çünkü kadından gelen akıntı bu tür yatışlarda geri kaçmış olabilir. Yan, ya da yüzükoyun yatıyor idiyse, ancak yaşlık görürse yıkanması gerekir. Görmezse akma olmamış demektir, dolayısıyla yıkanması gerekmez” demişlerdir. Duruma göre bu yorum da tercih edilebilir. Yaşlığın azının bir sınırı yoktur. Rüyalanma olduktan sonra az yaşlık görse de yıkanmak gerekir.
Şüphenin bir delile veya gerekçeye dayanmayanı hiç önemli değildir. Sürekli ihtilam olduğunu sanan bir kadın, yaşlığı belli edecek bir bez kullanmak suretiyle, gerçekten boşalmanın olup olmadığını kontrol eder. Varsa yıkanması gerekir, yoksa gerekmez demektir. Ama hiçbir suretle namazını bırakamaz. Yaşlık varsa yıkanarak kılar, yoksa abdest alarak kılar.