İslâm, aileye ve insanların iffetlerini korumalarına önem vermiş, bunun için de zinayı haram kılmıştır fakat bunun önüne geçebilmek için sedd-i zerâi kaidesi gereğince zinaya götüren sebepleri de yasaklamıştır çünkü zina birden olmamakta, bunun öncesinde birtakım mukaddimeler diyebileceğimiz, görme, tanışma, beraber bulunma ve bu suretle birtakım kötü duyguların kalbe doğması gibi sebepler, bu habis ve yıkıcı fiilin gerçekleşmesine öncülük etmektedir.
Birbirine yabancı olan ve evlenmeleri câiz olan kadın ve erkeğin, kimsenin görmeyeceği yerde yalnız kalmalarının yasaklanması, kadınlara tesettürün emredilmesi, namahreme bakmanın haram kılınması ve kadınların yalnız başına yolculuk etmelerinin menedilmesi, İslâm’ın aldığı tedbirlerden bazılarıdır. Kadınların uzak mesafelere yolculuk yapmalarının yasaklanması da onların iffetlerini koruma ve başlarına gelebilecek kötü fiillerden onları muhafaza etme gayesine yöneliktir.
Konuyla ilgili doğrudan bir âyet bulunmamamakla beraber Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen hadislere bakarak mezhep imamlarımız kadının yolculuğuyla ilgili farklı hükümlere varmışlardır. Bu hadislerden birkaçı şöyledir:
Ebû Hureyre’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
لَا يَحِلُّ لِامْرَأَةٍ تُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ أَنْ تُسَافِرَ سَفَرًا فَوْقَ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ فَصَاعِدًا إِلَّا وَمَعَهَا أَبُوهَا أَوْ أَخُوهَا أَوْ زَوْجُهَا أَوْ ابْنُهَا أَوْ ذُو مَحْرَمٍ مِنْهَا
“Allah’a ve ahiret gününe inanmış bir kadının, yanında babası, kardeşi, kocası, oğlu veya kendisiyle evlenmesi haram olan bir yakını bulunmadan üç gün veya daha fazla yolculuğa çıkması helâl değildir.” (Buhârî, taksîr 4; Savm 67; Müslim, hacc 423)
İbn Abbas’tan (radıyallahu anhumâ) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Bir erkek, yanında mahremi olmayan kadınla yalnız kalmasın; hiçbir kadın da yanında mahremi bulunmaksızın (tek başına) yolculuğa çıkmasın.” buyurdu. Bunun üzerine bir sahabe: “Ey Allah’ın Resûlü! Karım hac için yola çıkmak üzere, ben de falanca savaşa katılmak için yazıldım.” dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem): “Git, karınla birlikte haccet!” cevabını verdi. (Buhârî, nikâh 111; cihâd 140; Müslim, hacc 424)
Konuyla ilgili bu ve benzeri rivayetleri değerlendiren Hanefî ve Hanbelîler: “Kadın, sefer mesafesi uzaklıkta bir yola, yanında kocası yahut mahremi olan bir erkek olmadan çıkamaz, beraberinde emniyetini sağlayan bir mahremi olmalı ki kadın güven ve huzur içinde yola çıkabilsin.” demektedirler. Farz olan hac yolculuğu için de hüküm böyledir zira hadis-i şeriflerden açıkça anlaşılan budur.[1]Serahsî, el-Mebsût, 4/111; İbn Kudâme, el-Muğnî, 5/30.
Şâfiîler ve Mâlikîler de yukarıdaki hadislerden yola çıkarak kadının mahremsiz olarak sefer mesafesi uzaklığındaki yolculuğa çıkamayacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Bu görüşün sahih olduğu konusunda ulema müttefiktir.[2]Nevevî, el-Mecmû, 7/87; Maverdî, el-Hâvî fî Fıkhi’ş-Şâfiî, 11/265; Hattâb, Mevâhibü’l-Celîl li Muhtasari’l-Halîl, 3/494.
Şâfiîlerden bazılarının, “bir kadının güvenilir bir grupla yolculuğa çıkabileceği” şeklinde yaklaşımları vardır. Netice itibarıyla yanında mahremi olmadan bir kadının mahremsiz olarak sefer mesafesi uzaklığa gidemeyeceği konusunda mezhepler arasında ittifak vardır.[3]Mevsûatu’l-Fıkhiyyetü’l-Küveytiyye, 22/299-300. Ancak Şâfiî ve Mâlikîler, hac yolculuğunu bu hükmün istisnası olarak görmekte ve kadının güvenilir ve salih bir topluluk içinde hacca gidebileceğini söylemektedirler. Hatta bu şartı, farz olan hac için meşru görmekte, nafile hacca kadının mahremsiz gidemeyeceğini belirtmektedirler.[4]İbn Rüşd, el-Beyân ve’t-Tahsîl, 18/228; Hattâb, Mevâhibü’l-Celîl, 3/489; Mâverdî, el-Hâvî, 4/363.
Mahrem denince öncelikle kadının kocası akla gelir. Kocanın dışındaki mahremlerde aranan şartlar ise büluğa ermiş ve akıllı olması, kadını koruyabilecek ve ona yardım edecek güce sahip bulunması, baba, oğul ve dede gibi kadınla nikâhlanması ebedî haram sayılan akrabalardan olmasıdır.[5]İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzi’d-Dekâik, 2/551.
Netice
Kadınlar, yanlarında mahremleri olmadan sefer mesafesi bir uzaklığa bir zaruret bulunmadıkça gitmemelidirler. Gideceklerse, mutlaka yanlarında kendilerini koruyabilecek, onlara yardım edecek, büluğa ermiş, akıllı ve nikahlanılması ebedî haram olan bir yakınlarının bulunması gerekir. Mezhepler tarafından ittifakla kabul edilen hüküm bu olunca, hayatımızı buna göre ayarlama hassasiyeti ortaya çıkmaktadır. Burada hükmün illeti/tesirli sebebi “güvenlik” gibi görünse de meselenin kadının yolculuk sebebiyle imtihan olmasına, aile içi mahremiyete ve toplumun manevî selametine bakan yönleri de vardır. Hatta denebilir ki meselenin illeti, kadının kadın olmasıdır. Evet, kadın her ne kadar topluluk içinde yolculuk yapsa da imtihandan kurtulamaz. İstenmeyen hadiseler esnasında mahremiyetini tam sağlayamaz. Özellikle umreye ve nafile hacca bir kadının mahremsiz gitmemesine dikkat edilmelidir. Ayrıca konunun bir de “taabbüdîlik” tarafının olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Bununla beraber Şâfiî ve Mâlikî mezheplerinden bazı imamların sefer güvenliği olduğunda kadınların yolculuk yapabileceğine dair görüşleri[6]Nevevî, el-Mecmû, 7/87; Kurtubî, el-Kâfî, 2/1134. zaruret hâlinde başvurulacak bir ruhsat olarak değerlendirilebilir.
Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali
Dipnotlar
⇡1 | Serahsî, el-Mebsût, 4/111; İbn Kudâme, el-Muğnî, 5/30. |
---|---|
⇡2 | Nevevî, el-Mecmû, 7/87; Maverdî, el-Hâvî fî Fıkhi’ş-Şâfiî, 11/265; Hattâb, Mevâhibü’l-Celîl li Muhtasari’l-Halîl, 3/494. |
⇡3 | Mevsûatu’l-Fıkhiyyetü’l-Küveytiyye, 22/299-300. |
⇡4 | İbn Rüşd, el-Beyân ve’t-Tahsîl, 18/228; Hattâb, Mevâhibü’l-Celîl, 3/489; Mâverdî, el-Hâvî, 4/363. |
⇡5 | İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzi’d-Dekâik, 2/551. |
⇡6 | Nevevî, el-Mecmû, 7/87; Kurtubî, el-Kâfî, 2/1134. |