Küfür…. İnsanı mânevî felâketlere atan sözlerden biri de budur. Nasıl, bir kibrit bir evi yakarsa; kendi küçük olduğu halde neticesi felâket derecesinde büyük oluyorsa küfür de öyledir. Kendisi bir iki kelimeden ibaret olduğu halde sahibini mânen mahveder, (Allah korusun) imandan, İslâm’dan uzaklaşmasına sebep olur.
Okuyucularımdan biri küfredenin durumunu sormuş, hem de Yaradanına küfreden… Allah muhafaza eylesin, bir insanın Zât-ı Ulûhiyete karşı saygısızlıkta bulunması, hele bu saygısızlığını küfür sayılan kelimelerle ifâde etmesi, onu dinden çıkarmış, imandan uzaklaştırmış olur. Bir anlık bir öfkeye kapılan, sinirine mağlûp olan adamın böyle kelimelerle gazabını teskine çalışması kadar kötü ve fecî bir alışkanlık olamaz.
Mü’min, dilini küfür kelimelerine asla alıştırmamalı, günah olmayacak sözlerle öfkesini geçiştirmeye gayret etmelidir. Şayet, böyle bir kelime ağzından kazara çıkar, dilinden dökülüverirse yapacağı ilk iş, hemen tevbe, istiğfar etmek, o küfür kelimesinden vazgeçip, pişmanlık duymaktır. Aksi hâlde imandan mahrumiyet bahis mevzuu olur.
Okuyucum, böyle bir küfürbazın tevbesi kabûl olur mu? diye de soruyor. Âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
اِنَّ اللهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُ, وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرٰٓى اِثْماً عَظِيماً
“Şu muhakkak ki Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder. Kim Allah’a ortak icad ederse müthiş bir iftira etmiş, çok büyük bir günah işlemiştir. “(Nisa Suresi, 4/48)
Burada müfessirler diyorlar ki: “Allah şirkin dışındakileri affeder” sözünden, şirk koşanı affetmez, şeklinde bir mâna anlaşılıyor. Bu açık bir hükümdür. Ancak burada şirk koşandan maksat, koştuğu şirkinde devam eden kimsedir. Şirkinde ısrar ederek ölürse Allah onu affetmez.
Şâyet Allah’a bir zaman şirk koşmuş, küfürde ısrar etmiş, sonra günün birinde gerçeği anlamış, hakkı idrâk etmiş, samimî şekilde tevbe istiğfarda bulunmuş ise bu eski müşrikin tevbesi kabûl olur mu?
Âlimler diyorlar ki: Evet, müşrikin dahi tevbesi kabûl olur. Yeter ki, samimî olarak dönmüş olsun. Bundan da anlaşılıyor ki hiç kimse, tevbesinin kabûl olmayacağını zannetmesin. Müşriki affeden Rabbimiz, merhamet ve affını ondan hafiflerinden esirgemez. Yeter ki küfür söyleyen de hemen tevbe etsin, pişmanlık duysun.
Esas olan, büyük-küçük ne olursa olsun, günah işlememek, günaha yaklaşmamaktır. Her ne kadar affedilecek bile olsa, bir leke, bir günah kiri yine ruhta bâki kalmaktadır. Tıpkı hiç yazı yazılmamış bir kağıdın temizliği ile defalarca yazılıp da silinen kâğıdın durumu gibi.. Birinde hiç leke bulunmaz, diğerinde ise ne de olsa silinmelerden eser kalır, siyahlıklar görünür.
Kaynak: Ahmet Şahin