Kur’an’ın Hz. Muhammed tarafından, beşerî bir yerlerden alındığı iddiası, tarihte ve günümüzde, özellikle Batılı bazı oryantalistlerce ileri sürülmüştür. Bu tür gülünç iddialar, bizzat Kur’an’ın kendisi tarafından çürütülmektedir. Kur’an’ın ne Hz. Muhammed, ne de herhangi bir insan tarafından bir yerlerden derlenerek ortaya konulmuş olması düşünülemez. Kur’an’ın kaynağını Hz..Muhammed’in şahsında aramak, bütün cihanı aydınlatan, bunca gezegen ve peykleri cazibesiyle etrafında döndüren güneşi, yansıdığı (ay kadar büyük de olsa) bir aynada aramaktan farksızdır.
Yine, dünyada en çok okunan ve incelenen Kur’an’ın, beşer sözü olduğu halde, tarih boyunca uğrunda ömrünü harcayan yüz binlerce alim ve tahkik ehlini aldatıp yanılttığını iddia etmek, sayısız dürbünlerin çevrildiği bir sineğin asırlarca tavus olarak görülmesi kadar gülünçtür.
Kur’an, ne tamamen ne de kısmen hiçbir beşerî kaynaktan alınmamıştır. O, bütün insanlık bir araya gelse, kaynaklık edemez derinlik ve kapsayıcılıktadır. O, Alemlerin Rabbi, dünya ve ahiretin hükümranı, ilmi sonsuz olan Yüce Allah’tan başkasının sözü olamaz.
Bir cümlesinde, bir hükmünde herhangi bir kimseninkiyle benzerlik göstermesi, o kimseden alındığı anlamına gelmez. İnsanların her söylediklerinin yanlış olması gerekmez ki, her zaman Kur’an’la çelişsin. Kur’an’ın doğruları ile herhangi bir kişinin doğruları zaman zaman örtüşebilir. Bu, birinin diğerinden alındığı anlamına gelmez.
Kaynak: Abdülaziz Hatip