Kurban kesmenin hükmü nedir?
Kurban denince aksine bir kayıt olmadığı sürece genelde Kurban Bayramında kesilen kurban ve onun hükmü anlaşılır. Kurban bayramında dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebine göre vacip, diğer mezheplerde ise terk edilmesi istenmeyen müekked bir sünnettir. Maliki mezhebinde de bunun vacip olduğunu savunanlar vardır.
Kurbanın sünnet olduğunu ileri sürenler de onun önemine ayrıca dikkat çekerler. İmam-ı Şafii “Kurban sünnettir” cümlesinin hemen arkasından “Onun terk edilmesini istemem (sevmem)” der.[1]eş-Şafii, el-Üm, II, 287 Bu itibarla Şafii mezhebinde, sünnet-i müekkede olan hüküm, Hanefilerde vacip gibi bir hüküm ifade etmektedir.
Kur’ân’ı Kerim’de Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme hitaben şöyle buyrulmuştur: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver” (Kevser, 108/2) Hanefî mezhebine göre; Peygambere vacip olan, aksini ispat eder bir delil, bir kayıt olmadıkça ümmetini de kapsar, dolayısıyla onların da kurban kesmeleri gerekir. Zira peygamber, ümmeti için bir rehberdir.
Ayrıca Peygamber Efendimiz tarafından birçok hadis-i şerifte, hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi gerektiği bildirilmiştir:
Kurban kesecek güçte olup da kesmeyen, namazgâhımıza yaklaşmasın. (İbn Mace, Edahi, 2; Müsned, 2/321)
Her hane halkının senede bir kere kurban kesmesi gerekir. (Tirmizi, Edahî, 18; Ebu Davud, Edahî, 3)
Bayram namazından önce kurbanını kesen birisine Allah Resülü, yeniden kurban kesmesini emretmiştir. Peygamberimizin yeniden kesmesini emretmesi, kurban kesmenin vacip olduğunu gösterir.
Ayrıca Peygamberimiz, hicretten itibaren on yıla yakın bir süre hep kurban (Udhiyye) kesmiştir. Kurbanını kesen kimse hem mesuliyetten kurtulur hem de niyetinin derecesine göre ahirette sevaba nail olur.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası
Dipnotlar
⇡1 | eş-Şafii, el-Üm, II, 287 |
---|