O, Allah’ın insanlığa mücessem bir rahmet hediyesiydi ve en son rehberiydi, Kur’ân’ın âyetleri bunun delili, O’nun siyer-i seniyyesi de bunun apaçık bir burhanıdır.
Yüce Allah, mesajını insanlara tebliğ edip açıklayacak ve insanları hak yola çağıracak peygamberler göndermiştir. Gönderilen peygamberlerin ilki Hz. Âdem, sonuncusu ise Hz. Muhammed’dir (sallallahü aleyhi ve sellem). Bütün peygamberlerde bulunması gereken ortak özellikler vardır. Kur’ân, bu özellikleri çeşitli âyetlerde zikretmekte, son peygamber Hz. Muhammed’i (sallallahü aleyhi ve sellem) çeşitli özellikleriyle bize tanıtmaktadır. O özelliklerden biri de onun âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olmasıdır.
Bu yazıda Hz. Muhammed’in (sallallahü aleyhi ve sellem) evrensel rahmet oluşu açıklanmaya çalışılacaktır. Önce Hz. Peygamber’in âlemlere rahmet olarak gönderilmesini Enbiya Sûresi’nin 107. âyeti ışığında izah edip daha sonra Siyer-i Nebi’den O’nun rahmet ve merhametine örnekler vereceğiz. Sevgili Peygamberimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konudaki hadîs-i şerîflerini de göz önünde bulundurarak izah etmeye çalışacağız.
Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) Evrensel Bir Rahmettir
“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”(Enbiya, 21/107.)
Bu âyette geçen iki önemli kavram vardır. Bu kavramlardan birincisi, rahmet, ikincisi ise, âlem kavramıdır. Âyete mânâ vermeden önce bu iki kavramı açıklamamız yerinde olur kanaatindeyiz. Rahmet; “incelik, acıma, şefkat etme, merhamet etme, affetme ve mağfiret” mânâlarına gelmektedir.[1] İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, XII, 230.
Âlem ise; “duyu ve akıl yoluyla kavranabilen veya mevcudiyeti düşünülebilen, Allah’ın dışındaki varlık ve olayların tamamı”nı ifade eder. Bu açıklamalardan sonra âyetin mânâsını şöyle ifade edebiliriz: Allah, insanlara merhametinden dolayı onları hurafelerden, kötü huylardan kurtarmak ve doğru yola yöneltmek için Hz. Muhammed’i (sallallahü aleyhi ve sellem) âlemlere rahmet olarak göndermiştir.
Bu âyette geçen “âlemîn” kelimesiyle bütün yaratıklar kastedilmektedir. Yani Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün varlık için bir rahmet vesilesidir. “Âlemler”den maksadın, Resulüllah’ın, kendilerine peygamber olarak gönderildiği bütün insanlar mı yoksa sadece müminler mi olduğu hakkında farklı görüşler zikredilmiştir. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir görüşe göre buradaki âlemlerden maksat; Resulüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine peygamber olarak gönderildiği bütün varlıklardır. Bunların mümin veya kâfir olmaları fark etmez.
Bu âyetteki rahmet kelimesinin cümledeki konumu hakkında değişik kanaatler ileri sürülmüştür. Bu kanaatlerden biri bu kelimenin cümlede “hâl” oluşudur ki bu takdirde âyetin mânâsı “Biz, seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” şeklinde olur. Diğer bir yaklaşıma göre de rahmet kelimesi “ersele” fiilinin “mef’ûlün leh”i olmaktadır ki bu takdirde de mânâ: “Biz, seni ancak âlemlere merhametimizden dolayı gönderdik.” şeklinde olur.
Biz de bu ikinci mânâyı tercih ederek yorumumuzu yapacağız. Yüce Allah, doğru yoldan çıkıp inkâra, şirke düşmelerinden dolayı insanlara merhamet etmek istemiştir. İşte o merhametten dolayı Hz. Peygamber’i (sallallahü aleyhi ve sellem) göndermiştir. Başka bir ifade ile Hz. Peygamber, Allah Teâlâ’nın insanlara olan merhametinin bir tezahürüdür.
Yağmur nasıl bir rahmet olarak yeryüzünün hayat bulmasına vesile oluyor ise, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) de insanlığın mânen hayat bulmasına vesile olmuştur ve kıyamete kadar da olmaya devam edecektir. İnsanlık onun sayesinde içine düşmüş olduğu küfür ve dalâletin o korkunç girdabından kurtulmuş, hakikati görmüş ve imanla müşerref olmuştur. Kendi öz kız çocuklarını bile diri diri toprağa gömebilecek kadar vahşileşip insanlık sınırından çıkmış olan toplumlar onun neşretmiş olduğu nur sayesinde insan-ı kâmil olma yoluna girmiştir. İşte bu yönüyle o, bütün insanlık için başlı başına bir rahmettir.
O getirdiği dinî ve ahlâkî prensipler sebebiyle insanlık için bir rahmet olmuştur. Nitekim kendisi de bir hadisinde “Ben bir rahmet ve hidayet rehberiyim.“(Dârimî, Mukaddime, 3.) buyurmuş. Müşriklere beddua etmesini teklif edenlere, “Ben lânetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim.” diye cevap vermiştir.
Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) evrensel rahmet oluşunu farklı başlıklar altında incelemek istiyoruz:
1- Müminlere Merhameti
Allah Resulü’nün (sallallahü aleyhi ve sellem) temsil ettiği rahmetten öncelikle müminler istifade etmiştir. Çünkü O, müminlere karşı rauf ve rahîmdir.
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.“(Tevbe, 9/128.)
Bu âyet, Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) Müminlere olan şefkat ve ilgisini, onlar için nasıl endişelendiğini, kendisine inananların sıkıntılarına tahammül edemediğini, bunların kendisine çok ağır geldiğini, müminlere olan şefkat ve merhametini çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir.
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine öyle düşkündür ki, ümmetinin dünya ve ahirette sıkıntıya düşmesi onu çok üzerdi. O’nu en çok düşündürüp üzen de ümmetinden cehennem azabına düşecek olanların halidir. Ümmetinin Cehennem azabına düşmemesi için onları her konuda uyarmış ve ikaz etmiştir. Bizleri bir baba şefkatiyle iyilik ve güzelliklere yönlendirmiştir. Nitekim bir hadîs-i şerîflerinde “Hiç şüphesiz ben size bir babanın evlâdına olan durumu gibiyim.”(Ebu Davud, Taharet, 4.) buyurmuştur.
Görüldüğü gibi Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem), ümmetine şefkat ve merhameti bir babanın evlâdına olan şefkat ve merhameti gibidir. Onun rahmeti sadece kendi zamanında yaşayan müminlere yönelik değildir. Kıyamete kadar gelecek olan bütün ümmetini kapsamaktadır. Onun ümmetine düşkünlüğü her gece sabahlara kadar ümmeti için dualarla Rabb’ine yakarmasına sebep olurdu.
Nitekim bir gün ellerini kaldırmış: “Allah’ım, ümmetimi koru, ümmetime acı!” diyerek ağlayarak dua ederken, Yüce Allah, Cebrail’e: “Ey Cebrail! Git Muhammed’e niçin ağladığını sor!” buyurur. Cebrail, geldiğinde Efendimiz ümmeti için ağladığını söyler. Cebrail, Allah’ın huzuruna döner ve durumu anlatır. Yüce Allah buyurur ki: “Ey Cebrail! Muhammed’e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz, asla üzmeyeceğiz.”(Müslim, İman, 346.)
Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) müminler için bir rahmet olması hem dînî, hem de dünyevî yöndendir. Dînî yönden rahmet olması: Hz. Peygamber, insanlar câhiliye dediğimiz karanlık bir devirde, dalâlet içerisindeyken ve aynı zamanda Ehl-i Kitab’ın da, kendi kitaplarında ihtilâfa düştükleri bir dönemde gönderilmiştir. Böylece Allah onu, gerçeği aramaya ve kurtuluş ile mükâfatı kazanmaya hiçbir yolun bulunmadığı bir zamanda göndermiş, onunla insanlara, hidayete giden yolları göstermiştir. Dünyevî bakımdan rahmet olması ise şöyledir: İnsanlık O’nun sayesinde pek çok zilletten, harpten, kargaşadan kurtulmuş, gerçek sulha ve huzura kavuşmuştur.
Müminler, O’na iman etmek, O’nu sevip örnek edinmek, O’nun insanlığa getirmiş olduğu evrensel prensipleri hayatlarında tatbik etmekle hem dünya hem de ahiret mutluluğuna nail olmuşlardır.
Yazar: Prof. Dr. Mehmet Soysaldı
Dipnotlar
⇡1 | İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, XII, 230. |
---|