وَاِذَا سَأَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَإِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ أُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ
❁يَرْشُدُونَ
Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.
Bakara Sûre-i Celîlesi’nin bu yüz seksen altıncı ayet-i celîlesi, oruçla alâkalı ayet-i kerimelerin arasında yer almıştır ve bundan dolayı pek çok müfessir ve İslam âlimi, duanın Ramazan-ı Şerif’te ayrı bir ehemmiyet kazandığı, oruç ve Ramazan’ın, duanın kabulünde en önemli vesilelerden olduğu mütalaasında bulunmuşlardır. Dolayısıyla, buradan hareketle de denilebilir ki, mübarek Ramazan ayı oruç, Kur’an, teravih, infak ve yardımlaşma ayı olduğu gibi aynı zamanda bir dua ve yakarış ayıdır.