Ne dediğinin ve ne yaptığının bilincinde olmayan, sözlerinde saçmalayan, ayıldıktan sonra da kendisinden sâdır olan söz ve hareketleri hatırlayamayan kişi sarhoş sayılır.
“Avârizü’l-ehliyye” denilen kişinin kavlî ve fiilî tasarruflarının geçerli olmasının önündeki engellerden birisi de sarhoşluk hâlidir. Buna göre sarhoş olmuş bir kişinin hanımını boşamasının muteber olup olmayacağı hususunda âlimler arasında bazı ihtilaflar olmakla beraber, biz cumhurun görüşünü esas alarak konuyu açıklayacağız.
Âlimlerimiz sarhoşluğa sebep olan durumun mahiyetine göre sarhoşluğu ikiye ayırmışlar ve bu iki duruma göre farklı hükümler vermişlerdir.
- Mubah şeyleri almaktan dolayı meydana gelen şarhoşluk: Eğer sarhoşluk, mubah bir şeyi yemekten veya içmekten dolayı meydana gelmişse ya da bu kişi sarhoş edici maddeyi zaruret hâlinden veya tehdit altında kaldığından aldıysa, bu kişinin boşaması geçerli değildir. Mesela bu çeşit sarhoşluk bal şerbeti içmekten veya ilaç almaktan kaynaklanabilir.
- Haram yolla olan şarhoşluk: Genellikle sarhoşluk bu yolla gerçekleşir. Yani kişinin dinimizce haram kılınmış olan içeçeklerden birini kullanmasından ortaya çıkan sarhoşluktur. Şarap, bira, rakı vb. alkollü içeceklerle, afyon, eroin, kokain gibi uyuşturucuları kullanarak sarhoş olmak gibi.
Bu yolla sarhoş olan kimse nasıl ki mala, cana zarar verdiğinde veya iftirada bulunduğunda had veya duruma göre tazir cezasına çarptırılır, aynı şekilde hanımını boşamışsa bu da geçerli olur. Sadece istihsan kaidesi gereğince, böyle birinin irtidadı geçersiz sayılmıştır. Konuyla ilgili Bediüzzaman Hazretlerinin ifadeleri de özetle şu şekildedir:
Mesela bir adam, iradesini kötüye kullanarak, haram bir tarzda kendini sarhoş etse, işlediği suçlarda ulemaya göre mazur görülmez. Hanımını boşasa, geçerli olur. Cinayet işlese ceza görür fakat kendi iradesiyle sarhoş olmamışsa, boşama geçersizdir, cinayetten dolayı ceza da görmez. (Bediüzzaman, Sözler, s. 214.)
Bununla, kişiye işlediği harama karşılık bir ceza verme maksadı güdülmüş ve başkalarını da bu duruma düşmekten caydırmak hedeflenmiştir. Ayrıca sarhoşun tasarruflarının geçerli sayılması “suç başka bir suçu meşru kılmaz” prensibine dayanır. Diğer yandan sarhoşluk bizatihi bir günah olduğundan, sebep olduğu durumlar için bir mazeret teşkil etmez çünkü sarhoş, aklının gitmesine kendisi sebep olmuştur, sonucuna da katlanacaktır.
Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali