701
Bu söz belirli bir devreye aittir ve bizim düşüncelerimizi aşan bir derinlik ifade eder. Bu hususta şu mülahazalar gözetilmiş olabilir:
- Bediüzzaman’ın (ra) yetiştiği devrede medrese ve tekyeler kendi üzerlerine düşen görevi yapamıyorlardı ve yenilenmeleri lazımdı. Ama, ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet ile uğraşıldığı bir dönemde medreselerle hesaplaşmaya gitmek kat’iyen doğru değildi.
- O dönemde tarikatlar yakın takibe alınmıştı. Zaten nurlardan dolayı tarassut edilen bir insan, bir de tarikatçılık vehmiyle mi durumunu ağırlaştırsaydı? Kaptanın gemisindeki tayfayı koruması gibi Bediüzzaman da cemaatini koruma ve kollama durumundaydı. Yoksa, Efendimizin tavsiye etmiş olduğu zühd ve takvayı esas alan tarikatlara Bediüzzaman gibi engin ve ledûnnî birisinin karşı olması asla düşünülemez. (Fasıldan Fasıla I, “Zaman Tarikat Zamanı Değil Hakikat Zamanıdır”)