İçindekiler
Vacip Oruçlar
Vacip oruçlar, nezredilen (adak olarak belirlenen) oruçlarla, başlanıp bozulmuş nafile oruçların kazası olmak üzere iki kısımdır.
Nezir Orucu
Nezir, mükellef olmadığı halde Allah’a ta’zim için yapılmasında sakınca olmayan bir fiilin yapılmasını üstlenmek, kendi üzerine mecbur kılmaktır. Sadece Allah rızasını kazanmak için namaz, oruç, kurban gibi ibadet cinsinden bazı şeyleri nezretmek makbuldür ve sevaba vesiledir. “Nezrim (adağım) olsun, yarın Allah rızası için oruç tutayım (veya) muhtaçlara şu kadar yardım edeyim..” gibi.
Böyle bir nezirde bulunan insana, nezrettiği şeyi yerine getirmesi vacip olur. Zira Cenab-ı Hakk: “…Nezirlerini yerine getirsinler.” (Hac 22/29) buyurmaktadır. Allah Rasulü de şöyle buyurmuşlardır:
“Her kim Allah’a itaat edeceğini adarsa, itaat etsin, her kim de Allah’a isyan edeceğini adarsa, Allah’a asi olmasın.” (Nesâî, imân 41).
Nezredilen bir oruçta, orucun tutulacağı gün belirlenmişse, mesela falan ayın falan günü gibi, bu muayyen bir vacip olur. Ve tayin edildiği günde tutulması gerekir. Nezredilen itikaf orucu da belirli günde tutulacağı için muayyen bir vacip sayılır. Orucun tutulacağı gün tayin edilmemişse, gayr-ı muayyen vacip olur. Oruç tutmanın yasaklanmadığı (Ramazan Bayramı’nın 1. günü ile Kurban Bayramı’nın 4. günü oruç tutmak caiz değildir) herhangi bir günde tutulabilir.
Bozulan Nafile Orucun Kazası
Prensip olarak başlanılan bir ibadeti özürsüz olarak bozmak haramdır. Çünkü başlanmış bir ibadeti devam edip bitirmek vacibdir. Ayet-i Kerîmede şöyle buyurulmaktadır:
“..Başlanmış olan herhangi bir ameli bozacak bir fiilde bulunarak amellerinizi ibtal etmeyin” (Muhammed suresi, 47/33.)
Başlanılan bir ibadetin tamamlanması esas olmakla birlikte, nafile olarak başlanılan namaz veya oruç gibi bir ibadet tamamlanmadan, herhangi bir sebepten dolayı bozulursa, daha sonra kaza edilmesi gerekir. Ziyafet, davet gibi bir sebeple nafile orucun bozulabileceği söylenmiştir. Şöyle ki, kişi davet edildiği yerde yemek yemediğinde davet sahibi alınacaksa bu durumda orucunu bozar. Eğer böyle bir durum söz konusu değilse orucunu bozmaz.
Bununla ilgili olarak Hz. Aişe validemiz şu hâdiseyi bizlere nakleder:
“Ben ve Hafsa oruçlu idik. Bize bir yemek getirildi. Canımız yemeği çekti, biz de onu yedik. Daha sonra Resulüllah gelince, Hafsa benden önce hemen Resulullah’a şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resulü! Biz oruçlu idik. Bize bir yemek getirildi. Canımız çekti biz de onu yedik.’ Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ‘Bu günün yerine, başka bir günde kaza olarak bir gün oruç tutunuz.’” (Ebu Davud, sıyam, 73; Tirmizi, savm, 36; Ahmed b. Hanbel, 6/263.)
Burada bir hususun üzerinde durmak istiyoruz. Biraz önce ifade edildiği üzere başlanılan ibadetin tamamlanması vaciptir. Yani vacip olması orucun bozulmasına değil başlanılmış olmasına bağlıdır. Başlanılan ibadetin bir şekilde tamamlanması gerekir. Dolayısıyla vacibe dönsün de sevabı daha fazla olsun düşüncesiyle nafile orucun bozularak başka bir gün kaza edilmesi düşüncesi doğru değildir. Böyle bir davranış ibadetlere gösterilmesi gereken ciddiyete uygun düşmez.
Nafile oruç tutmaya başlayan bir kadın, âdet görecek olsa, bu orucu kaza etmesi gerekir.
Şafiîlere göre nafile oruç tutan bir kimse orucu bozulduğunda veya kendi iradesiyle bozduğunda dilerse bu orucu kaza eder, dilerse etmez.
Nafile Oruçlar
Diğer bir adı da tatavvu olan nafile, farz olmayan ibadetlerle Allah’a yaklaşmadır. Kudsî bir hadiste Efendimiz (aleyhissalatu vesselâm), nafilenin önemini şu sözleriyle ifade buyurmuşlardır:
“Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum nafilelerle bana yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.” (Buharî, rikak, 38; Müsned, 4/256)
Yine nafile olarak tutulan orucun fazileti hakkında Allah Resulü şöyle buyururlar:
“Her kim Allah için bir gün oruç tutarsa, Allah Teâlâ yetmiş sene onun yüzünü cehennemden uzaklaştırır.” (Buharî, cihad, 36; Müslim, sıyam, 167; İbn Mace, sıyam, 34.)
Nafile oruçların bir kısmı sünnettir. Sünnet olan oruçlara buradan ulaşabilirsiniz. Bunun dışında bir kimse oruç tutulması yasaklanan günlerin dışında dilediği zaman Allah rızası için oruç tutabilir ve sevabına nail olur.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası