Soru Detayı: Yatsı namazını kılmadan yattığımız zaman geceleyin kalkıp yatsı namazını kıldıktan sonra teheccüd namazı kılınabilir mi, yoksa yatsıyı kıldıktan sonra biraz uyumak gerekir mi?
Burada öncelikle, yatsı namazının vakti ve yatsı namazını kılmadan uyumanın hükmü hakkında bir açıklama yapılması gerekmektedir. Çünkü evvela soruda da ifade edildiği gibi, yatsı namazını gece üç gibi uyanarak kılmak uygun mudur, bunun bilinmesi gerekir. Bunu müteakiben de teheccüd namazının kılınmasına geçebiliriz.
“Hz. Peygamber, en faziletli amelin hangisi olduğunu soran sahabiye: “Vaktinde veya vaktinin başlangıcında kılınan namazdır” buyurmuştur. (Buhari, Mevâkît 162)
“Namazların ilk vaktinde Allah’ın rızası, son vaktinde ise Allah’ın affı vardır”. (Tirmizi, Mevâkît 13)
Aslında genel olarak yukarıdaki hadislerden de anlaşılacağı üzere namazları ilk vaktinde kılmanın müstehap olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, Resülüllah’ın sünnetinde, bazı namazların mevsim, iklim, v.s. gibi bazı değişik durumlar nazara alınarak, vaktin evvelinden geciktirilerek kılınması daha faziletli sayılmıştır. Bununla ilgili olarak yatsı namazının vaktiyle ilgili gelen rivayetlerden bazıları şu şekildedir:
“Şüphesiz ki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ateme (gecenin ilk üçte biri geçtiği vakit) diye söyledikleri vakte kadar yatsı namazını geciktirirdi ve yatsıdan önce uyumayı, ondan sonra konuşmayı (oturup sohbet etmeyi) hoş karşılamaz mekruh sayardı”. (Buhari, Mevakit 13-20, Müslim, Mesacid 218-225; Nesâi, Mevakıyt 20)
“Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru’lleyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi: “İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namaz kılma (sevabını alma)ktasınız.” (Buhârî, Mevâkît 25, 40; Müslim, Mesâcid 223)
“Eğer ümmetime sıkıntı vermeseydim, yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmelerini emrederdim”. (Tirmizi, Mevâkît 10)
Buna göre Hanefiler, yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmeyi müstehap, yarısına kadar geciktirmeyi mubah, gecenin yarısından sonra kılınacak yatsı namazı için ise, mekruh demişlerdir. Hanefi ulemasından bazısı buna tahrimen mekruh derken, diğer bazıları bunu tenzihen mekruh olarak görmüşlerdir. Fakat şunu ifade etmek gerekir ki, bu müstehaplık kış mevsimindedir. Yaza gelince zaten bu mevsimde geceler kısa olduğundan yatsı namazının önce kılınması müstehaptır.
Ayrıca burada yatsı namazının gecenin üçte birine kadar geciktirilmesinin müstehap olmasının hikmetine değinmekte fayda vardır. Abdullah İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bize, yatsı namazından sonra gece sohbetini kınamıştır, yani bize bunu yasaklamıştır.” (İbn Mâce, Salât 12)
Görüldüğü gibi Efendimiz (s.a.s) yatsı namazından sonra, boş ve faydasız sohbetlerin yapılarak uyumanın geç vakte bırakılmasını hoş karşılamamıştır. Çünkü bu suretle kişinin sabah namazını kaçırması muhtemel olabileceği gibi, teheccüd namazına kalkması da zorlaşacaktır. Bir de nasıl ki, kişi gününe ibadet-ü taatle başlıyor, aynı şekilde gününün sonunu da böyle noktalamalıdır.
Bununla birlikte diğer Mezheplerin nokta-i nazarı daha farklıdır. Bunlardan Malikiler, müstehap olan namaz vakitleriyle ilgili yukarıda geçen genel ifadelerden yola çıkarak, her namazın ilk vaktinde kılınmasını daha faziletli görmüşlerdir. Şafilere göre ise sıcakta öğlenin serine bırakılması müstesna, diğer namazların ilk vaktinde kılınması müstehaptır. Hanbelîlere göre ise, yatsı namazı dışında kalan namazların ilk vaktinde kılınması daha faziletlidir.
Yatsı namazının gece namazı niyetiyle geceleyin kalkılarak kılınmak istemesine mukabil İmam-ı Rabbani (r.a) şöyle buyurmuştur:
“Bundan anlaşılıyor ki, yatsı namazını gece yarısından sonra kılmak ve böylece gece namazı sevabını da kazanmayı düşünmek, çok yanlıştır. Çünkü Hanefî mezhebindeki imâmlara göre “radıyallahü teâlâ anhüm” yatsı namazını gece yarısından sonra kılmak mekruhtur. Sözlerinden de, (Kerahet-i tahrîmiye= harama yakın mekruh) olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü yatsı namazını gece yarısına kadar kılmak mubah demişlerdir. Gece yarısından sonra kılmak mekruh olur buyurmuşlardır. Mubahın karşılığı olan mekruh ise, tahrîmen mekruhtur.
Şafiî mezhebinde gece yarısından sonra yatsıyı kılmak caiz değildir. Bunun içindir ki, gece namazı kılmış olmak için ve bu vakitte zevk ve huzur elde etmek için, yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak çok çirkindir. Böyle düşünen bir kimsenin, yalnız vitir namazını gece yarısından sonraya bırakması tavsiye edilir. Vitir namazını gece yarısından sonra kılmak müstehaptır. Böylece, hem vitir namazı müstehap olan vaktinde kılınmış olur, hem de gece namazı kılmak ve seher vaktinde uyanık bulunmak nimetlerine kavuşulmuş olur. O halde bu işten vazgeçmek ve geçmiş namazları kaza etmek lâzımdır.” (Mektubat-ı Rabbani, I, 29. Mektup)
Yatsının müstehap olan vaktini açıkladıktan sonra, şimdi de yatsı namazını kılmadan uyumanın hükmüne bakalım. Bu konuda Efendimiz (s.a.s): “yatsıdan önce uyumayı, ondan sonra konuşmayı (oturup sohbet etmeyi) hoş karşılamaz mekruh sayardı”. (Buhari, Mevakit 13-20, Müslim, Mesacid 218-225; Nesâi, Mevakıt 20)
İçlerinde Hz. Ömer, İbni Abbas, İbn Ömer, İmam Malik gibi kişilerin bulunduğu ulemanın çoğunluğu yatsı namazını kılmadan uyumanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.
Diğer taraftan; “Resûlüllah (s.a.s) Efendimiz yatsıyı gecenin üçte birine kadar geciktirdi, o kadar ki, Hz. Ömer (r.a.) kadınlar ve çocuklar uyudu, diye seslendi. Peygamber (A.S.) Efendimiz de onların (yatsı namazını kılmadan) uyuduklarını kınamadı”, gibi rivayetlere dayanan, içerinde İmam Azam, Hz. Ali ve Ebu Musa’nın bulunduğu bazı âlimler, uyuyup bir süre sonra uyanmayı itiyat haline getiren veya kendisini uyandıracak birisi bulunan kimselerin uyumasını mekruh görmemişlerdir. Bazı ulema da kişinin aşırı uykusu olması veya çok yorgun olması gibi durumlarda, namazını hakkıyla eda edemeyeceğinden biraz istirahat ettikten sonra kılabileceğini ifade etmişlerdir ki, namaz huşu ve hudu içinde ikame edilmesi gereken önemli bir ibadet olduğundan, kişinin böyle bir düşünceyle biraz uyuyup daha sonra namazını kılması -Allahu alem- mekruh değildir. Fakat burada da, namazı gecenin yarısından sonraya bırakmamaya dikkat etmelidir. (Gecenin uzunluğu hesaplanırken, güneşin doğuş ve batış saatleri hesaba alınmalıdır)
Şimdi yatsı namazıyla ilgili bu açıklamalardan sonra, teheccüd için faziletli olan vakte bakalım. Bu konuda gelen birkaç rivayet şöyledir:
“Aziz ve celîl olan Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en aşağı semâya nüzul edip: “Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim? Benden isteyen bir kimse yok mu, ona (istediğini) vereyim? Benden af dileyen yok mu, onu affedeyim..” der.” (Buhârî, Teheccüd 14) (Gecenin yarısı geçtiğinde iner şeklinde de rivayetler vardır)
“Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır. Geceyi iki kısma bölersen son kısmı namaz için en faziletli vakittir. Eğer geceyi üçe bölersen ortası en faziletli vakittir” (Tecrid-i Sarih Terc. IV, 16).
Teheccüd, terim olarak namaz ve Allah’ı zikir için gece uyanmak manasında kullanılmıştır. Genellikle yatsı namazından sonra, daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kılınan namaza gece namazı (salatü’l-leyl) denir. Gece uykusu bölünerek kalkıp kılınan namazlara ise teheccüd namazı denir. Tabiinin büyüklerinden Esved ile Alkame: “Teheccüd uykudan sonradır” demişlerdir.
Fukaha-i kiram teheccüd namazını gecenin sonuna doğru kılmanın fazileti üzerinde durmuşlardır. Nitekim bu konudaki Efendimiz’in (s.a.a) uygulamaları da bunu göstermektedir. Bu konuda bazıları, gecenin yarısından sonra derken, bazı ulema gecenin üçte ikisi geçtikten sonra demiş, bir kısmı ise geceyi altı dilime böldüğümüzde, dördüncü ve beşinci dilimlerini ibadetle geçirmenin fazileti üzerinde durmuştur.
Bu açıklamalar ışığında konuya yeniden bakacak olursak, teheccüd namazıyla ilgili yapılacak en güzel şey, yatsıyı kıldıktan sonra uyumak ve gecenin yarısı geçtikten sonra kalkıp bu ibadeti ifa etmektir. Fakat kişi bir mazeretten dolayı yatsıyı kılmadan uyuduysa, gecenin yarısı geçmeden kalkmalı ve yatsıyı kılmalıdır. Eğer yeniden kalkamayacaksa, teheccüd namazını da yatsıyı müteakip kılabilir. Aynı şekilde yatsıyı kılmak için kalktığında, gecenin yarısı geçmiş olursa, (mekruh olmakla birlikte) önce yatsı namazını, ardından da teheccüd namazını kılabilir. Hatta âlimlerimiz, devamlı teheccüd namazını kılan bir kişinin, eğer geceleyin kalkamayacağından korkarsa, yatsından sonra teheccüd niyetiyle namaz kılıp uyuyabileceğini ve inşallah bu namazın teheccüd yerine geçeceğini söylüyorlar. Özetle bütün ibadetlerin en güzel ve mükemmeli olduğu gibi teheccüd namazı için de aynı şeyi düşünebiliriz.
**
Aşağıdaki linklere de bakabilirsiniz.