Soru Detayı: Günümüzde aileler daha çok çocuk merkezli bir yapıya bürünüyor, yuva çocuğa göre şekilleniyor; neredeyse, çocuğun bir dediği iki edilmiyor. Bu hususu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kanaatimce, bir aile disiplinimiz ve yuvaya dair bazı kurallarımız olmalıdır. Bunlar, çocukların yaşlarına ve hallerine göre belli bir üslup çerçevesinde uygulanmalıdır. Mesela; belli bir yaşa gelinceye kadar çocuğun şuuraltı, temsil ile beslenmeli; anne-baba fazilet adına ne varsa, onları halleriyle ortaya koyup yavrularına göstermelidir. Sonraki senelerde, yine yaşa uygun tebliğ ve irşadda bulunulmalı; mükafât ve mücazât esasları değerlendirilmeli, yerinde tatlı ve yumuşak te’diplere de başvurulmalıdır; kırıcı olmayan itaplarla “Öyle değil şöyle yap!” gibi ikazlar yapılmalıdır. Günü geldiği zaman bir kısım meselelerde daha ağır tehditler de kullanılabilir; “Allah’a hesap vereceksin!” denilebilir. Daha ileri yaşlarda ise, Cenâb-ı Hakk’ın azabından da bahsedilebilir.
Evet, çocuğun beslenmesi hususunda, süt emzirmekten mama yedirmeye ve sonra da zamanla katı yiyecekler vermeye kadar bir usul ve üslup takip edildiği gibi, onun manevî gıdasını alabilmesi ve güzel yetişebilmesi için de benzer bir metod izlenmeli ve her yaşa uygun bir kısım kaidelere riayet edilmelidir. Ne var ki, her şeyden önce Kitap ve Sünnet bizim pedagoglarımız, psikologlarımız ve muallimlerimiz tarafından sağılmalı ve onlardan süzülebilecek manalar sayesinde terbiye kurallarımız belirlenip bazı rehber kitaplar yazılmalıdır.
Belki piyasada çocuk eğitimine dair pek çok çalışma vardır; fakat, öz değerlerimize bağlı bir eğitim sistemi henüz ortaya konulamamıştır. Maalesef, nesillerin terbiyesi hâlâ geleneklere bağlı vicahî kültüre emanettir ve bu konuda herkes kendi bildiği ile hareket etmektedir. İşin daha da vahim yanı; günümüzde bizim saydığımız terbiye sistemi de Batılıların anlayışına göre düzenlenmiştir. Bugün, ekser eğitimciler, fantezilerin ve lükslerin akıntısına kendilerini salmış vaziyettedirler. Çokları birer Jean-Jacques Rousseau hayranı kesilmişlerdir ve Emile peşinde sürüklenmektedirler.
Oysa, bugün bizim kendi temel kaynaklarımıza yönelerek, onları zamanın idrakine göre sistemleştirmemiz ve herkesin istifadesine sunmamız icap etmektedir. Bataklıklarda gül arayacağımıza, öz değerlerimize müracaat ederek, kendi gülşenlerimize âb-ı hayat akıtmamız ve oralarda çeşit çeşit güller yetiştirmemiz gerekmektedir.
Kaynak: Vuslat Muştusu