İçindekiler
Karşı cinsle arkadaşlık veya diğer ifadeyle flört, gençlerimiz arasında yaygın hale gelmeye başladı. Flört kelimesi Türkçe’de “karşı cinsten birisiyle yakın ilişki kurmak” veya “karşı cinsten birisiyle duygusal ilişki kurmak” anlamına geliyor.
Flört için başka bir tanım da şöyledir: “Her zaman ortak bir gelecek planı olmayan, hatta birbirlerine verilmiş sözleri (nişan, söz) bile bulunmayan iki kişi arasında, çoğunlukla sonu cinsel birlikteliğe uzanan ilişki.”
İnsan hayatının en güzel, en güçlü ve umutlu dönemi olan gençlik dönemi aynı zamanda kriz ya da bunalım dönemi olarak da adlandırılabilir. Bu dönemin en belirleyici vasfı gerek evlilik için olsun gerek farklı amaçlı yönelişler için olsun karşı cinse duyulan ilgidir.
Bu yazıda flörtün ne olduğu, sebepleri, İslam’ın buna bakışı ve konuya yaklaşım nasıl olmalı, yani bu tür problemleri çözme adına ne tür yollar takip etmeli gibi konular üzerinde durmaya çalışacağız.
Flört İlişkisi ve Cinsellik
Ruhbilimci Erich Fromm, “Karşı cinsler arasındaki duvarın yıkılması durumunda, duygusal ilişkilerin karşı konulmaz bir cinsel isteğe dönüşmesi kaçınılmazdır.” diyor.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) “Dikkat edin! Bir erkek yabancı bir kadınla baş başa kaldığında muhakkak üçüncüleri şeytandır.” (Tirmizi, rada’ 16) ikazı, çağları aşan bütün emir ve ikazları gibi bu konuda da bize ışık tutuyor.
Flört edenlerin aralarında vefa ve sadakat gibi kavramlar bulunmuyor. Flört ilişkisinin nereye gideceği, kalıcı olup olmayacağı belli değildir. Bu durum güvensizliğe yol açıyor. İki taraf da karşısındakinin kendisinden daha güzel ya da yakışıklı, daha zengin birini bulduğunda, ilk fırsatta kendini terk edeceğini düşünüyor ve bunun tedirginliğini yaşıyor. Çünkü arada nişan, nikah gibi bağlayıcı bir akit ve anlaşma bulunmamaktadır.
İlk etapta karşı cinsle ilişkiler gençler için cazip gelmektedir. Diziler, filmler ve sosyal medya araçları flörtü cazip hale getiriyor. En çok da arkadaş çevresi bu konuda etkili oluyor. Karşı cinsten arkadaşı olmayanlar kınanıyor, alay ediliyor. Binlercesi çevrilmiş filmlerde flört ilişkileri, insanın ayaklarını yerden kesen, hayatın anlamının bulunduğu bir tarz olarak gösterilir.
Flört, internet ve cep teknolojileri sayesinde bugün çok kolaylaştı. Yüz yüze konuşmaktan çekinen insanlar internetten başkalarıyla konuşarak bunu daha rahat yapabiliyor.
Yapılan bir araştırma 15-17 yaşları arasındaki gençlerin %70’inin internette erotik içerikli film seyrettiğini ortaya koydu. Cinselliğin bu kadar ortada gezen bir meta gibi sunulması, insanları duyarsızlaştırarak, cinselliği çok yaygın ve sıradan bir şey gibi gösteriyor. Bu da flört ilişkilerine gençleri sürüklüyor.
Flörtün Olumsuz Etkileri
Flört tecrübesi, daha azı lise döneminde daha çok da üniversite dönemindeki gençlerde görülmektedir. Flört ilişkilerinde cinsellik erkek ve kızda farklı tepkiler doğurmaktadır:
a. İlişkinin ayrılmayla sonuçlanması üzerine kızlar kendini kullanılmış hisseder.
b. Erkek ise, kadın cinselliğini kolay elde ettiği için değer vermez.
c. Bu tür ilişkilerin artmasıyla karşı cinse ilgisiz, sevgi duygusu yıpranmış kadın ve erkek bireyler oluşmaktadır. Bu da gençlerin evlilikten uzak durmasına ya da ileri dönemlerde zorla yapılacak sevgisiz formalite evliliklere neden olmaktadır.
d. Pek çok insanla flört ettikten sonra evlenen birisi, evlendiği insanı daha öncekilere kıyas edecek ve hep pişmanlık duyacaktır. Eşini sevmesi ve bağlanması zor olacaktır.
Karşı Cinsle Arkadaşlığa Yönlendiren Sebepler Nelerdir?
- Ergenlik döneminin başlamasıyla vücuttaki cinsiyet hormonları salgılanmaya başlar. Yaşanan fizyolojik değişimlerin etkisiyle cinsel yönden uyanma ve karşı cinse yönelme ergenlik döneminin en doğal ve fıtri özelliklerinden biridir.
- Ergenlik döneminin en bariz sosyal gelişim özelliklerinden biri, bireyin ailesinden ziyade arkadaş çevresinden etkilenme eğilimi göstermesidir. Sosyal çevrenin baskısı ile arkadaş ilişkilerine değer verdiği için teklifleri reddetmesi zor olur. Arkadaş çevresinde bu tür ilişkiler sıklıkla görülüyorsa, sanki kendisinin de böyle yapması gerekiyormuş gibi bir baskı altında hissedebilir.
- Arkadaşlar arasında popüler ve ilgi odağı olmayı istemek, ergenlik döneminin bariz duygusal gelişim özelliklerinden biridir. Bu dönemdeki gençler kendini karşı cinse beğendirme ve onun ilgisini çekme eğilimi gösterebilir. Bazen bu tür arkadaşlıklar kendini ispat etme çabasıdır.
- Sevilme, sayılma ve kendini güvende hissetme tüm insanların en temel duygusal ihtiyaçları arasında isimlendirilmiştir. Erkeklerde sevilme ve sayılma, bayanlarda buna ilave olarak kendini güvende hissetme duygusu. Bu ihtiyaçları ailesi tarafından karşılanmayan ergenler, duygusal ihtiyaçlarını karşı cinsle giderme eğilimi gösterirler. Kendisine sevgi gösteren, sahip çıkan birisine hemen bağlanırlar.
- Olumsuz ebeveyn davranışları ergenleri bazı yanlış ve riskli tavırlara sevk edebilir:
-
- Baskıcı bir ortamda yetişen bireyler, birikmiş olan dürtü ve heveslerini özgür ortamda aniden ve dengesiz biçimde yasayabilirler. Aile korkusuyla yapamadığı şeyleri özgür kalınca dengesiz bir şekilde yaparlar.
- Ailesi tarafından yetersiz görülüp alay edilen, başkalarıyla kıyaslanan veya sürekli eleştirilen ergenler, özdeğer ve özsaygısı düşük olan bireyler olacaklardır. Düşük özdeğere sahip olan ergenler, ilgi çekmek ister ve arkadaş baskısına karşı koyamayarak teklifleri kabul eder.
- Gençler medya organlarının etkisiyle çok fazla müstehcen yayınlara maruz kalıyorlar. Bu durum gençleri, sanal ortamda veya günlük yaşamda karşı cinsle yakın ilişki kurmaya özendiriyor.
İslam’ın Konuya Bakışı
- Mahrem olmayan kadın ve erkeğin birbirine bakmasının haram oluşu:
“Mümin erkeklere bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve zinadan korumalarını söyle. Bu, onlar için en uygun olan davranıştır. Allah yaptıkları her şeyden hakkıyla haberdardır. Mümin kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini günahtan korumalarını söyle“ (Nur, 24/30-31)
2. Mahrem olmayan kadın ve erkeğin yalnız bir arada bulunmaları ve konuşmaları haramdır:
- “Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olan bir kadının, beraberinde mahremi olmadığı halde, bir gün ve bir gecelik mesafesi olan bir yolculuğa çıkması helal olmaz.” (Buhari, Cuma, 1026)
- “Yanında mahremi olmadığı halde bir erkek ile bir kadın halvette bulunmasın (kimsenin bulunmadığı bir ortamda başbaşa kalmasın).” (Müslim, Hac, 74)
- “Beraberinde herhangi bir mahremi olmadığı halde bir erkekle bir kadının yolculuğa çıkmaması ve halvet yapmamaları lazımdır” deyince bir adam ayağa kalktı ve: “Ya Rasulallah! Ben falan savaşta iken karım haccetmek için yolculuğa çıktı” demesi üzerine Peygamber (s.a.v.); “Git hanımınla beraber haccet” buyurmuştur.” (Müslim, Hac, 74)
- “Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın; çünkü böyle bir durumda üçüncüleri şeytandır.” (Tirmizi, rada’, 16)
3. Mahremi olmayan birine dokunmak, elini tutmak ve kucaklaşmak haramdır:
“Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir ya da boşa çıkarır.” (Buhârî, isti’zân 12, kader 9; Müslim, kader 20-21; Ebû Dâvûd, nikâh 43).
Kur’an’da zina ve fuhuş büyük günahlar arasında sayıldığı, zinanın dünyevi ve uhrevi cezasından söz edildiği gibi, erkek ve kadınların gözlerini haramdan korumaları, avret yerlerini örtmeleri emredilmiş, böylece zinaya giden yol kapatılmıştır. Aynı zamanda zinaya götürebileceğinden dolayı dokunma, elini tutma ve aynı ortamda yalnız kalma da haram sayılmıştır.
Karşı Cinsle İlişkilerde Mesafe Niçin Korunmalıdır?
- Yukarıda saymış olduğumuz dini nedenlerden dolayı.
- Kendini kontrol edemeyen ergen, karşı cinsle sınırları çizemediği takdirde riskli davranışlar sergileyebilmekte, farklı şeylere maruz kalabilmektedir (evlilik öncesi ilişkiler, gebelikler, zührevi hastalıklar, AİDS).
- Bediüzzaman’ın; “Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder” sözünde de ifade edildiği gibi gençlik döneminde davranışlar, akıldan ziyade hisler tarafından yönlendirilmektedir. His ve duyguların etkisiyle gençler, sonucunu düşünmedikleri yanlış davranışlar içine girebilirler.
- Ergenlik döneminde karşı cinsle ilişkilerin muhafaza edilememesi bireyin yetişkinlik döneminde psikolojik problemler yaşamasına neden olabilmektedir. Örneğin; karşı cinsle yakın arkadaşlık ilişkileri kuran genç kızların ilerleyen yıllarda duygusal ve psikolojik anlamda yıprandıkları ve güven sorunu yaşadıkları, bunun sonucu olarak da evlilik hayatına soğuk bakabildikleri tespit edilmiştir.
- Ergenlik döneminde karşı cinsle kurulan duygusal ve yakın ilişkiler, gelecekteki muhtemel evlilik hayatı içinde sorun teşkil etmektedir. (Eşini sevememe, eşini eski arkadaşlarına kıyas etme, pişmanlık v.s.)
- Toplum nazarında evlilik kurumunun çok saygın bir yeri vardır. Gençlerin, toplum kurallarına aykırı hareket ederek muhtemel güçlüklerle karşılaşması muhtemeldir. Bu tür ilişki yaşayan gençlere bizim toplum yapımız içinde kötü gözle bakılır, evlilik yaparken eski hayatı sorgulanır ve şüpheyle yaklaşılır.
- Ergenlik döneminde cinsel duygularını kontrol edemeyen bireylerin evli bir yetişkin olarak da cinsel dürtülerini kontrol etmesi ve sadık bir eş olması zordur.
- Bu dönemde kurulan duygusal ilişkiler ergenlerin okul başarılarının düşmesine neden olmakta ve çeşitli akademik problemleri tetiklemektedir. Bu problemler; motivasyon azalması, dikkat dağınıklığı, hayallere dalma ve duygusal sorunlardır. Ayrıca sık telefon görüşmeleri, mesajlaşmalar ve benzer haberleşmelerin kaybettireceği zaman da buna ilave edilebilir.
- Ergenin içinde bulunduğu duygusal bocalama durumundan istifade etmek isteyen art niyetli insanlar da vardır. Riskli davranışlar gösterme eğiliminde olan ergenleri bu tür art niyetli insanlardan ve olası tehlikelerden korumak için karşı cinsle ilişkiler konusunda nasihat edilmelidir. Buna örnek olarak art niyetli insanların arkadaş vasıtasıyla uyuşturucu satmaya çalışması söylenebilir.
Ergenlerin Muhafazası Adına Neler Yapılabilir?
- Çocuklara çok erken yaşlardan itibaren cinsel terbiye duygusu aşılanmalı ve mahremiyet eğitimi verilmelidir.
- Bu konuda ebeveynler, belli bir yaşa geldiği andan itibaren çocuklara karşı tavırlarını net bir şekilde ortaya koymalıdırlar. Bu hususta kız ve erkek çocukları arasında da farklı bir yaklaşım tarzı benimsenmemelidir. (Erkeklere daha müsamahalı olma gibi)
- Efendimiz (s.a.v)’in üslubu benimsenmeli ve karşı cinsle aradaki sınırları muhafaza adına ergene aktarılan değer yargıları sebep-sonuç ilişkisi içerisinde sunulmalıdır. O nedenle, cinsellik sürecinin masum görünen aşamalarının doğurabileceği muhtemel sonuçlar anlatılmalıdır.
- Özellikle günümüzde yaşanan olumsuz örnekler çocuklara anlatılmalıdır: Arkadaşı terk edince intihar eden gençler, bir kız yüzünden erkekler arasında şiddetli kavgalar ve ölümlere neden olan hadiseler, hamile kalma v.s. Bu tür yaşanmış örnekleri göstermek etkili olacaktır.
- Bireylere, ergenlikten önceki dönemlerde, özellikle de 0-6 yaş aralığında mutlaka haz eğitimi verilmelidir. Ergenlik döneminde çok güçlü bir dürtü olan cinsellikle ve artan bedensel hazlarla başa çıkabilmek için bu konu çok önemlidir. Ergenlikten önce her istediğini elde eden ve dilediğince her şeyi yiyip içen bir çocuğun ergenlik döneminde bedensel hazlarıyla basa çıkması çok zordur. Hazlarını eğitmeyi öğrenmiş bir ergen, duygu ve dürtülerini reddetmeden onları erteleyebilecektir.
- Ergenlere ifrat ve tefrite girmeden bu meselede denge insanı olma yolu gösterilmelidir. Kişinin helaline karşı bu duygularının olmasının mubah olduğu, helali olmayana karşı ise bu hislerini kontrol altına alarak iffetli yaşaması gerektiği öğretilmelidir. Aksi takdirde, bu istek ve arzuları kendinde fark eden ergen kendine kızgın olabilir. Çünkü ergenlik dönemlerinde bireyler çok idealist olurlar, bu isteklerinden dolayı kendilerini suçlu hissedebilirler. Ergenin tefrite girmemesi için bu duyguların gayet doğal ve fıtri oluşundan bahsedilmelidir.
- Kendini frenlemekte güçlük yaşayan ergenlere, ifrat yaşayıp şehvetine aşırı düşkün olmaması için Allah korkusu ve ahiret azabından bahsetmek faydalı olacaktır.
- Şuuraltı, insan davranışlarını yönlendiren önemli etmenlerden biridir. O nedenle iffet ve namus kavramlarının olgun bir karakter ve şahsiyetin en önemli tamamlayıcı unsuru olduğu izah edilmelidir. Helal ve haram ölçülerin ne olduğu ve haram lezzetlerin zehirli bal hükmünde olduğu mutlaka çocuklara öğretilmelidir.
- Aile, manevi değer ve dinamiklere bağlı sağlam bir hayat anlayışını çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarına mutlaka aşılamalıdır. Özellikle böyle bir toplumda, helal sınırlar içinde yaşamanın getireceği güzelliklerle, bu sınırların dışına çıkmanın doğuracağı elim problemleri aşağıdaki başlıklar altında aktarabiliriz:
-
- İleride karşısına özel bir insanın çıkacağı ve fıtri isteklerimizi sadece eşimizle yaşadığımızda hem bu dünyada hem de öbür dünyada mutlu olacağımızı anlatmak.
- “Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara, temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır” (Nur, 24/26) ayetinde de belirtildiği gibi bu hususta gösterdiğimiz hassasiyet ölçüsünde biriyle evleneceğimizi söylemek.
- Evlilik öncesi ilişkileri normal karşılayan toplumların yaşadığı sıkıntıları (zührevi hastalıklar, psikolojik ve toplumsal problemler) dile getirmek.
- Gençlerin cinsellik duygusunu bastırmak yerine biriken enerjilerini faydalı alanlarda kullanmaları sağlanmalıdır. Enerjilerini aktaracakları cazip sportif faaliyetler sunulmalıdır. Spor, bedendeki enerjiyi atmaya yardımcı olup cinsel dürtüleri yavaşlatan etkili bir faaliyettir.
- Bunun dışında vaktini doldurabilecek müzik, resim ve benzer aktiviteler olmalıdır. Çocuk enerjisini bunlara harcarsa, kötü şeyleri düşünmeye vakti olmayacaktır.
- Ailesi tarafında iltifat gören, ilgi gören, kabiliyetleri takdir gören çocuk kendine güvenir. Kişinin kendine verdiği değer ve algılama biçimi yüksek olursa;
-
- Bedeni ile çekici görünmeye çalışmayacak,
- Arkadaş baskısına karşı koyabilecek,
- Dini ve milli değerlerinden dolayı utanç duymayacaktır.
- Aileler tarafından çocuklara koşulsuz sevgi sunulmalıdır. Aksi takdirde, ergen ilgi ve sevgi ihtiyacını karşılamak için karşı cinse yönelir. Ailesi tarafından sevildiğini, takdir edildiğini, önemsendiğini ve anlaşıldığını hisseden ergenler karşı cinsle ilişkiler kurmaya daha az yönelirler.
- Ergenin internet ve cep telefonuyla iletişimi mutlaka takip edilmeli ve bunların kullanımıyla ilgili evde mutlaka kurallar konulmalıdır. Filtre programlarıyla ergenlerin yasak ve cinsel içerikli sitelere girmesi engellenmelidir.
Yapılan Bir Yanlıştan Sonra Telafi ve Çözüm Adına Neler Yapmalı
- Karşı cinsle arkadaşlık kurulduysa veya bir yanlışa girildiyse mutlaka ailenin haberi olmalıdır. Çocuğumuz durumu aileye anlatabilmeli ve problemlerini her zaman ailesiyle paylaşabileceğini bilmelidir. Ailesinin tepkisinden korkan bir çocuk problemlerini ailesiyle paylaşmak istemez. Bu durum problemleri daha da büyütür. Küçük yaşlardan itibaren aile, çocuğun davranışlarına uygun tepkiler vererek, onun kendisini rahat ifade edebilmesinin önünü açmalıdır.
- Ergen, ailesi tarafından çok sevilip değerli görüldüğünü bilmelidir. Aile için önemli olanın hatalarından dönmesi ve yanlış yapmaması olduğunu ve bunun için çaba sarf ettiğini anlamalıdır. Daha önceki dönemlerde aile bu anlayışı yerleştirmelidir.
- Aile problemi öğrendikten sonra, bu tür arkadaşlıklara karşı net tavrını ortaya koymalı, bu tavrından taviz vermeden uyarı ve nasihatle ergenin davranışından vazgeçmesini beklemelidir.
- Genci, hatasından dönmesi için ikna etmeye çalışmalı, konuşarak işin nelere mal olacağını anlatmalıdır. Fakat aile şunu bilmelidir ki, bu tür durumlarda duygular yoğun olduğu için gençler akıllarını kullanmakta zorluk çekerler. Birine gönlünü kaptırmışsa vazgeçmesi zor olabilir. Ona zaman tanımalı, sabırla beklemeli ama bu arada gereken ilgiyi göstermeli ve anlatılması gerekenleri uygun bir dille anlatmalıdır.
- Ebeveynler kendi ergenlik dönemlerinde yaşadıkları duygusal durumları hatırlamalı ve empati yaparak yaklaşmalıdırlar. Bugünkü dünyada ergenlik dönemindeki gençlerin çoğunluğunda bu tür eğilimler görülmekte ve karşı cinsle ilişkisi olmayan gençlere arızalı ve eksik olarak bakılmaktadır. Özellikle ergenlik döneminde gençler etrafından çok fazla etkilenmektedirler. Her zaman empati yapmalı, içinde bulunduğumuz dünyayı göz ardı etmemeli ve onları anlamaya çalışmalıyız.
- Böyle bir problemin çözümünde sertlik, baskı ve zorlama olmamalı, bu durumdan dolayı onlara tavır alma ve dışlama da olmamalı, onları kendimizden uzaklaştırmamalıyız.
- Çocuğun psikolojisini anlamaya çalışalım. Onun, kişiliğine düşkün, onuruna düşkün bir ergen olduğunu unutmayalım. Ergenlik dönemindeki gençlerin kendilerine ilgi duyan birisini reddetmesi zor olabilir. Bu durumu anlamaya çalışalım.
Çocuk Eğitimi hakkındaki diğer yazılarımızı okumak için aşağıdaki linke tıklayın: