Kur’an-ı Kerîm’de hangi akrabalarla evlenilmeyeceği açıkça belirtilmiştir:
“Size şunlarla evlenmeniz haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emzirmiş olan (süt) anneleriniz, süt anneden kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer onlarla (anneleriyle) henüz birleşmemişseniz (annelerini bırakıp onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur. Sizin sulbünüzden gelen oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşi birarada (nikâh altında) toplamanız.”(Nisa, 4/23).
Dinimizde, kişinin amca oğlu/amca kızı, dayı oğlu/dayı kızı gibi akrabalarıyla evlenmesinde bir sakınca yoktur. Peygamberimiz, kızı Hz Fatıma’yı amcasının oğlu olan Hz. Ali ile evlendirmiştir. Ayrıca halasının kızı Zeyneb ile kendisi evlenmiştir.
Tıbben kan uyuşmazlığı meselesi ayrı bir konudur. Her yakın akrabada bu uyuşmazlığa rastlanmaz. Tedbir olarak, evlenirken, akraba olsun olmasın gerekli tıbbî testler mutlaka yapılmalı ve uyuşmazlık varsa evlenilmemelidir.
Belirttiğiniz, “Küçüklükten beri bir arada yaşamakla tıpkı kardeş gibi olmaları“na gelince, bu, kişiden kişiye yöreden yöreye değişebilir. Birbirlerini daha iyi tanıdıkları için, bunu daha sağlam bir beraberliğe vesile görenler de olabilir. Bu, gerçekten bazı kimselerde duygusal bir engel oluşturuyorsa, böyle bir evliliğin bir izin olduğunu, mecburiyet olmadığını düşünüp evlenmeyebilirlerde.
Abdülaziz Hatip