اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فِي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ
“Rabbiniz o Allah’tır ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra da arşa istiva buyurdu.” (Araf Suresi, 7/54)
Lügat itibarıyla, çardak, taht, binanın tavanı veya bir şeyin ufku mânâlarına gelen arş; bütün gökleri ve yerleri kaplayan, bütün burçları kuşatan maddî-mânevî umum kâinatlarla alâkalı ilâhî emir ve iradenin ilk tecelli ettiği âlemdir. Arşın tersine ferş denir ki, toprak ve yer manasına gelir.
Arş’tan maksat, Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametinin ilk tecellî ettiği âlemdir. Allah (c.c.), zamandan ve mekândan münezzehtir. O bütün zaman ve mekanları yaratandır. Ancak o’nun kudretini ve azametini insan aklının idrak etmesi için Allah tarafından bazı kinayeli ifadeler beyan edilmiştir.
İstiva ise, yükselme demektir. Allah (c.c.), yükselmeden de bir yere çıkmaktan da uzaktır. Öyleyse bu türlü beyanlardan bazı manalar anlaşılması gerekir. Âlimlerimiz genelde “arşa istiva etme” tabirinden hâkimiyetini ilan etme, kudret ve azametini gösterme manasını anlamışlardır.
Evet, bizim gibi âciz kimseler hakkında dahi “hâkim oldu, tahtına oturdu veya kuruldu” dediğimizde, “ahkâm ve emirlerini herkese kabul ettirdi, iradesini dört bir yana duyurdu ve saltanatına baş eğdirdi” şeklinde bir şeyler anlarız. Allah’ın zatı için de bu tür yaklaşımlar, O’nun zamandan ve mekândan münezzeh olmasının bir neticesidir. Yani O’na zaman ve mekân isnad edemeyeceğimize göre, bu türlü ifadeleri insanlar arasında da kullanılan bazı tabirlerle izah etmeye çalışırız. Nitekim tahtına oturdu derken esas maksadımız, hâkimiyeti ve idareyi ele aldı demektir.
Alimlerimiz, bu türlü yorumlarla, bizleri, tecsim ve ittihad düşüncesine düşmekten korumaya çalışmışlar ve bize fikir istikametimiz adına her zaman başvurabileceğimiz önemli argümanlar hazırlamışlardır. Onların bu samimî sa’y ve gayretlerini şükranla karşılamanın yanında firak-ı dâllenin sapık fikirleri söz konusu olmadığı durumlarda, bu tür konuların hakikatini Hazreti “Allâmü’l-Guyûb”a havale ederek İmam Malik gibi davranmanın, yani susmanın daha uygun olacağını düşünüyoruz. (Kaynak: Kalbin Zümrüt Tepeleri 4, “Fizik Ötesi Âlemler”)