İçindekiler
Medine şehri ve Medine Haremi
Medine, Mekke’den sonra Müslümanlar için Cenab-ı Hakk’ın mukaddes kıldığı ikinci beldedir. Mekke’de olduğu gibi, Medine şehrinin çevresinde de Harem bölgesi vardır. Sınırları bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.s) tarafından tespit edilen Harem bölgesi yaklaşık 22 km. kadardır. Mekke’nin etrafını saran Harem bölgesinin merkezi Kâbe olduğu gibi, Medine şehrinin etrafını kuşatan Harem bölgesinin merkezinde de Mescid-i Nebevi yer alır. Buhari’de geçen bir hadis-i şerif Medine’nin Harem bölgesi olduğunu şu ifadelerle anlatır:
“Medine şuradan şuraya kadar haremdir. Bu bölgenin ağaçları kesilmez. Burada Kitap ve Sünnet’e uymayan işler yapılmaz. Kim burada Kitap ve Sünnetle çelişen şeyler icat ederse Allah’ın meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerinedir.”
Mescid-i Nebevi
Mescid-i Nebevi, Allah Resûlünün Medine’ye hicret ettikten sonra ashabıyla birlikte ilk inşa ettiği mesciddir. Burası Mescid-i Haram’dan sonra yeryüzünün en faziletli mescididir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir” buyurmuştur.
Mescid-i Nebevi’nin içinde Peygamber Efendimiz’in kabri ile minberi arasında yer alan Ravza-i Mutahhare isminde bir yer vardır ki, burası cennetten bir parça sayılan kutsal bir alandır. Burası yaklaşık 200 metre karelik bir alandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) irtihal-ı dar-ı beka buyurduğunda Mescid-i Nebevi’ye bitişik olan Hz. Aişe’nin odasına defnedilmiştir. Daha sonra Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer Efendilerimiz de Onun yanına defnedilmişlerdir. Günümüzde yeşil kubbesiyle tanınan Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın kabrinin bulunduğu yere Ravzay-ı Mutahhara denilmektedir.
Ravzay-ı Mutahhara
Hacceden kimse Mekke-i Mükerreme’de hac ile ilgili menâsikini tamamlayarak hacı olduktan sonra, Medine-i Münevere’ye gider ve Efendimiz’in kabr-i saadetini ziyaret eder. Bu ziyaret, hac menâsikine dahil değildir. Resulüllah Efendimizin kabr-i şeriflerini ziyaret etmek menduptur. Mali durumu müsait olanların bu ziyareti gerçekleştirmesi, vacip derecesinde önemli görülmüş, çok büyük bir mazeret olmadıkça terk edilmesi, büyük bir gaflet sayılmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in kabrini ziyaretin faziletiyle ilgili bir çok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan bir kaçı şu şekildedir: “Kim beni vefatımdan sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir”; “Kim sevabına inanarak beni Medine’de ziyaret ederse, o benim komşum olur. Kıyamet günü ona şefaat ederim”; “Bir kimse bana selâm verince Cenab-ı Hak bana ruhumu iade eder. Bende o kimsenin selâmını alır, mukabelede bulunurum.”
Peygamber Efendimize (s.a.s) hayatında hürmet ve ta’zim farz olduğu gibi vefatından sonra da farzdır. Bu itibarla ziyaret esnasında, hürmeti bozan, edebe aykırı davranışlardan kaçınılması gerekir. Ziyaret esnasında, tevazu, edep ve sükunetle hareket edilmelidir.
Medine’de kalındığı sürece mümkün olduğu kadar Mescid-i Nebevi’de kaza veya nafile namaz kılınmalı ve Kur’an okumakla, dua etmekle ve tesbih ve zikir çekmekle meşgul olunmalıdır.
Kuba Mescidi
Kuba, Allah Resûlü’nün hicreti esnasında Medine’ye gelmeden önce on dört gün süreyle kaldığı Medine yakınında bulunan bir yerleşim yeridir. Efendimiz birkaç gün süreyle kaldığı Kuba’da bir mescid inşa etmiştir. Hadiste şöyle buyruluyor: “Kim Kuba mescidine kadar gider ve orada namaz kılarsa, kendisi için umreye denk bir ecir olur.”
Mescid-i Kıbleteyn
Mescid-i Kıbleteyn, iki kıbleli mescid demektir. Burası, ilk kıble değişikliğine sahne olduğu için bu ismi almıştır. İslam’ın ilk yıllarında namazlar Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa yönüne doğru kılınıyordu. Hicretin on altıncı ayında inen ayet-i kerimeyle kıble, Mescid-i Haram’a çevrilmiştir.
Kıble değişikliğini haber veren ayet-i kerimeler nazil olduktan sonra bir sahabi bu hükmü bildirmek üzere Beni Seleme Mescidi’ne gitmiş ve onları ikindi namazını kılarken bulmuştur. Onlara kıble değişikliğini bildirmesi üzerine imam namazı bozmaksızın safları Kâbe tarafına çevirmiş ve namazın geri kalanını Kabe’ye doğru kılmışlardır. Bundan dolayı bu mescide Mescid-i Kıbleteyn denmiştir.
Medine’nin kuzeybatısında yer alan bu mescid, yaklaşık olarak Medine’ye 5 km. uzaklığındadır. Günümüzde bu mescidin yerine büyük bir mescid yapılmıştır. Buraya gidilerek mescidde tahiyyetü’l-mescid namazı kılınıp, burası da ziyaret edilebilir.
Baki Mezarlığı
Mescid-i Nebevi’nin doğu tarafında bulunan Baki mezarlığında, içlerinde Hz. Osman, Hz. Aişe, Hz. Fatıma, Sa’d b. Ebu Vakkas gibi sahabenin önde gelenlerinin de bulunduğu yaklaşık on bin sahabe yatmaktadır. Burasını ziyaret etmek müstehabtır. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s), zaman zaman Baki mezarlığını ziyaret etmiş ve onlara dua etmiştir. Bir keresinde şöyle demiştir: “Esselamu aleyküm ey kabir halkı! Allah sizi de bizi de mağfiret buyursun. Sizler bizim seleflerimizsiniz. Biz de arkadan geleceğiz.”
Baki mezarlığında ziyaret esnasında Allah Resûlü’nün yaptığı gibi onlara selam verilir ve dua edilir. Bu kutsal mekanlarda kendimiz için de Cenab-ı Hakk’tan af ve mağfiret dileriz.
Hendek Savaşının Yapıldığı Yerler
Hendek savaşının yapıldığı yerde birbirine yakın olan yedi tane küçük mescit bulunmaktadır. Buraların Medine’ye gelenler tarafından ziyaret edilmesi de adet haline gelmiştir. Buralar ziyaret edilerek mescidlerde tahiyyetü’l-mescid namazı kılınabilir ve Efendimiz zamanında cereyan eden tarihi olaylar hatırlanarak onlardan ibret alınır.
Uhud Şehitliği
Uhud şavaşında Müslümanlar yetmiş şehit vermişlerdir. Bu şehitler savaşın yapıldığı Uhud dağının eteklerine defnedilmiştir. Medine’ye uzaklığı yaklaşık 5 km. olan Uhud şehitlerinin de ziyaret edilmesi müstehabtır. Çünkü Peygamber Efendimiz Uhud savaşından sonra her sene bu şehitliği ziyaret etmiş ve onlara dua etmiştir.
Bedir Şehitliği
Bedir, Medine’nin güneybatısında olup, Medineye uzaklığı 160 km.’dir. Bedir’de Müslümanlardan on dört kişi şehit verilmiştir. Bedir’de yatan şehitler de ziyaret edilebilecek yerler arasındadır.