Mezhepleri kabul etmeme kendine göre bir yol takip etme fantezisi, eskiden olduğu gibi bu gün de vardır. Fakat bunun bir ekol halinde gelişmesi İbni Teymiye ile olmuş ve arkasından gelen bazı âlimler tarafından bu düşünce daha da geliştirilerek yaygınlık kazanmıştır. Günümüzde de bunun bayraktarlığını yapan ve kendi içtihatlarıyla bir yere varmaya çalışan bir hayli ilahiyatçı görmekteyiz. Elbâni de bunlar arasında yer almaktadır.
Esasen insanlar aynı tipte, aynı özellik ve fıtratta yaratılmadığından dolayı dinin farklı şekillerde anlaşılması manasını içeren mezhepler de farklı farklı olmuşlardır. İnsanlardan her biri fıtratına uygun gelen bir mezhebi benimsemiş ve bununla dinini yaşamaya çalışmıştır. Dinimizde böyle bir renkliliğin olması, Ümmet-i Muhammed için bir rahmettir. Çünkü temel itibariyle bütün hak mezheplerin hedefi rızay-ı ilahiyi tahsil etmek ve bunu sağlamak için de dini doğru anlama ve doğru yaşama yolunda gayret göstermektir. Madem günümüzde yaşayan dört mezhebin hepsi haktır ve bunlardan herhangi birine uyan kurtulacaktır. O takdirde bunları birleştirme çabasının da bir anlamı olmayacaktır.
Diğer yandan insanları tek tip hale getirmeden mezhepler de tek olmayacaktır. Fakat devamlı terakki eden insanlıkla beraber İlahi dinlerin de değişmesi ve gelişmesi gibi, insanlar arasındaki farklılıkların azalması ve insanlığın aynı seviyeyi paylaşması ölçüsünde bu farklılığın da azalacağı söylenebilirse de bu durum mezheplerin birleşeceği manasına gelmez.