İslam, hoş ve temiz olan yiyecekleri helal kılarken, pis ve zararlı olanları haram kılmıştır. Hangi yiyecek maddesi olursa olsun, muhteviyatında İslam’ın yasaklamış olduğu maddeler varsa yenmez, yoksa yenebilir. Onun için, bu yiyeceklerin formülüne bakılır, laboratuar tahlilleri yapılır, yaptırılır, işin uzmanı olan insanlara sorulur. Netice İslam’ın kaideleri ile karşılaştırılır, yukarıda dediğimiz gibi şer’an mahzurlu şeyler varsa yenmez, yoksa yenilebilir. Böyle bir araştırma imkânı yoksa, kullanma mecburiyeti de varsa en sağlam olanı tercih etmek güzel olur. Bundan daha güzeli de, şüphe duyduğumuz her bir şeyden kaçınmaktır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde şöyle buyururlar:
“Kul, günahlardan kaçına kaçına, günah olma ihtimali olan şeylerden dahi kaçınır hâle gelmedikçe, gerçek takvaya ulaşamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet 19; İbni Mâce, Zühd 24)
Demek ki şüpheli şeylerden kaçınmak, takvalı olmanın bir alametidir.
Ayrıca, ibadetlerimizden haz almak bir esas olmamakla birlikte yaptığımız ibadetlerin içimize sinmesi ve o ibadetlerde kendimizi Allah huzurunda hissedebilmemizin vesilelerinden biri de, yenilen, içilen şeylere dikkat etmektir. Zira yiyip içtiklerimizin, ruhumuza, karakterimize, manevi hayatımıza tesir ettiği bilinen bir gerçektir. Hem, yeme içmede hassas olmamak, bedene de yük getirir. Evet, araştırmadan, her önümüze geleni yememiz, hem maddî hem de manevi hayatımız adına zarardır.
Bazı ürünlerin içindekiler kısmındaki muhteviyatta dinen sakıncalı bir madde bulunmuyorsa buna haram denemez belki, fakat günümüzde insanların üretimde İslamî hassasiyetleri göz önünde bulundurduklarını söylemek biraz zordur. Öyleyse biz, şu temel ölçüler çerçevesinde hareket etmeliyiz:
- Araştırma yapmak,
- İhtiyatlı olmak,
- Güvenilir insanlara ve işin uzmanlarına sormak,
- Şüphelerden kaçınmak, takvayı esas almak,
- İhtiyaç ölçüsünde hareket etmek, fantezi ve lükse girmemek.
*
Helal gıdanın önemi ile ilgili bkz.: