Müşteri Kızıştırmak (Neceş)
Neceş veya tenâcüş, satıcı ile alıcı arasına girerek ve kendisini alıcı gibi göstererek alıcıyı kandırıp fiyatı yükseltmeye çalışmak demektir.[1]Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 6/457. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), وَلَا تَنَاجَشُوا “Müşteri kızıştırmayınız.”(Buharî, Büyû’ 64; Müslim, Büyû’ 11) emriyle neceşi yasaklamıştır.
Hiç şüphesiz bunun farklı şekilleri olabilir. Bazı durumlarda kişi satıcıyla anlaşarak onun sattığı malın fiyatını yükseltmek isteyebileceği gibi, bazen satıcının haberi olmadan da bunu yapabilir. Aynı şekilde, satılan malın methedilmesi veya zemmedilmesi suretiyle de müşteri kandırılabilir. Her halükârda Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir insanın alıcısı olmadığı bir mal hakkında yapacağı sunî müdahalelerle alıcıların kandırılmasını yasaklamıştır. Neceşin kötülüğünü anlatma adına Abdullah b. Ebû Evfâ neceş yapan kimse hakkında, “hâin faiz yiyici” sıfatını kullanmıştır (Buharî, Büyû’ 60).
Günümüzde hususiyle açık arttırmalarda (müzayede) buna çokça rastlanmaktadır. Bazı kişiler alıcı olmadıkları halde sırf satışa konu olan malın daha pahalıya gitmesi için fiyat teklifi vermekte, bazen de açık arttırmaya katılan bazı kimselerle yaptıkları gizli anlaşmayla bir menfaat karşılığında açık attırmadan çekilerek malın çok ucuza satılmasını sağlamaktadırlar. Her ne kadar açık arttırma caiz olsa da, neceş yapanın günahkâr olduğu konusunda âlimler arasında görüş birliği vardır.[2]Mustafa Ahmed ez-Zerkâ, el-Medhalü’l-fıkhiyyi’l-âmm, Dımeşk: Dâru’l-kalem, 1998, 1/462-463; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali, s. 231
Hanefiler dışındaki diğer üç mezhebe göre neceşli satım işlemleri haramdır. Onlar, ortaya çıkan neceşin, gabn-ı fahiş ölçüsünde müşterinin aldanmasına sebep olması durumunda, bunun rızayı sakatladığını ve dolayısıyla ona akdi iptal etme hakkı vereceğini söylemişlerdir. Hanefiler ise neceşi, vuku bulma zamanına göre farklı değerlendirmişlerdir. Onlara göre malı kıymetine ulaştıran tekliften sonraki neceş tahrimen mekruh iken, henüz mal kıymetine ulaşmadan önce vuku bulan neceş mekruh değildir. Hanefilere göre neceş her ne kadar mekruh görülse de, rızayı sakatlayan bir durum olarak değerlendirilmemiş ve neceşten dolayı akdin feshedilmesi caiz görülmemiştir.[3]Vehbe Zühayli, el-Fıkhu’l-İslâmî, 4/592
Öte yandan hadislerdeki yasak, akdin özüne ve aslî unsurlarına değil de, ona mücavir olan veya ondan farklı bulunan haricî bir vasfa taalluk ettiğinden dolayı, neceşin yer aldığı alış-verişler haram olmakla birlikte fukahanın çoğu tarafından sahih kabul edilmiştir. Ne var ki, Ahmed b. Hanbel ve İmam Malik’ten neceşin akdin fesadını gerektireceği yönünde bir görüş de nakledilmiştir. Fakat genel itibarıyla fukaha, neceşin rızayı zedelediği gerekçesiyle bazı kayıtlarla müşteriye akdi iptal etme hakkı vermişlerdir. [4]Cengiz Kallek, “Müzayede”, DİA, 32/238
Dipnotlar
⇡1 | Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 6/457. |
---|---|
⇡2 | Mustafa Ahmed ez-Zerkâ, el-Medhalü’l-fıkhiyyi’l-âmm, Dımeşk: Dâru’l-kalem, 1998, 1/462-463; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali, s. 231 |
⇡3 | Vehbe Zühayli, el-Fıkhu’l-İslâmî, 4/592 |
⇡4 | Cengiz Kallek, “Müzayede”, DİA, 32/238 |