“Sterilisering“ geri dönüşü olmayan bir kısırlaştırma yöntemidir. Bu, yapılan bir operasyon sonucu sperm veya yumurtaların bloke edilmesi şeklinde olur. Bu ise “fıtrata müdahale“ kapsamında değerlendirilebilecek bir işlemdir. Herhangi bir zaruret olmaksızın, Allah’ın yarattığı fıtrata müdahalede bulunmak ise caiz değildir.
Aşağıdaki linklerdeki yazılarımızdan aldığımız şu iki alıntı sorunuza cevap mahiyetinde yeterlidir. Detaylar için linklere bakabilirsiniz.
“Bir insanı hadım etmek yani onu kısırlaştırmak suretiyle erkeklik görevini yapamaz duruma getirmek dinde şiddetle yasaklanmıştır. Çünkü bu nevi bir uygulama insan fıtratına müdahaledir ve Cenab-ı Hakk’ın hilkatine karşı büyük bir saygısızlıktır.
Konuyla ilgili bir hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.s): “Kim kölesini iğdiş ederse, biz de onu iğdiş ederiz” (Nesâî, Kasâme 9) buyurarak bu konuda şiddetli bir yasak getirirken, başka bir hadisi şeriflerinde de; “İnsanları iğdiş eden, kendisini iğdiş ettiren bizden değildir.”[6] buyurmuştur. Evlenecek maddi imkâna sahip olmayan ve günaha girmekten korkan Ebu Hureyre Peygamber Efendimiz’den kendisini iğdiş etmek için izin istediğinde Efendimiz (s.a.s) üç kez cevap vermeyerek onu geri çevirmiş üçüncüde ise: “Senin karşılaşacağın şey hususunda artık kalem kurumuştur. Bu durumda ister hadımlaş ister bırak” buyurmak suretiyle onu ikaz etmiştir (Buharî, Nikah 8). Abdullah b. Mes’ud da sahabeden bazı kimselerin günah korkusuyla Efendimiz’den kendilerini hadım etmeleri konusunda izin istediklerini ancak Efendimizin böyle bir şeyi yasakladığını söylemiştir (Buharî, Tefsir, Maide 9).
Günümüzde çocuk sahibi olmak istemeyen eşler farklı şekillerde korunmaktadırlar. Vücuda ve sağlığa zarar vermeyen korunma şekillerine –tavsiye edilmese ve hoş görülmese de- genellikle azle kıyas edilerek belli şartlar altında ruhsat verilmiştir (Bkz: Buhari, Nikah 96; Müslim, Talak 26). Bugün kullanılan korunma yöntemlerinden birisi de kadının yumurtalıklarını aldırması veya tüplerini bağlatması suretiyle bir daha çocuk sahibi olamayacak duruma gelmesidir. Doğum kontrolü için bile olsa kadın veya erkeğin bu şekilde bir uygulamayla kısırlaşmaları fıtratı tağyirdir ve caiz değildir.” (Kaynak: İslam’da Fıtrata Müdahale Çerçevesinde Yasak Kabul Edilen Fiiller | Hikmet.Net )
İlaç ve Tüpleri Bağlatma Gibi Metotlarla Döllenmeyi Engelleme
Bunun iki çeşidi vardır: Birincisi, döllenmeyi tamamen engellemesi (bu tam kısırlık manasına da gelebilir); ikincisi, kısmen engellemesi (geçici kısırlık).
Bu uygulama hem erkekte hem de kadında söz konusu olabilir. Alınan ilaçlar, anne rahmindeki aşılanmaya mâni olur veya ilacı erkek alıyorsa spermlerin oluşmasını engeller. Azle benzer uygulamalarda bahsettiğimiz şartlar burada da geçerlidir. Yani, bu ilaçlar eğer rahme düşmüş canlıyı öldürücü, düşürücü bir tesir icra ediyorsa bu kürtaj manasına gelir ve haramdır fakat sperm daha rahime düşmeden, ilaçlar onun düşmesini engelliyorsa bu câiz olabilir. Câiz olabilir diye şüpheli konuşuyoruz zira ilaçların, anneye ve anne rahmine ne gibi tesirleri olur onu bilemiyoruz. Buna hassas ve uzman doktorların karar vermesi lazım. Rahmi tahrip eden, sağlığı bozan ilaçları tecviz etmek mümkün değildir.
İlaç almak suretiyle yapılan muamele, eğer döllenmeyi ömür boyu engelleyen bir uygulamaysa bu, kısırlaştırma ve dolayısıyla yaratılışı değiştirme manasına geleceğinden câiz değildir, zira Allah (celle celâluhû), insanı çoğalma kanununa tâbi olarak yaratmıştır. Allah tarafından başımıza imtihan olarak verilmiş olup sebebini bildiğimiz ya da bilemedğimiz bir hastalık yaşamadıktan sonra insanın kısırlığa teşebbüs etmesi fıtrata ters olacağı için câiz değildir. Ayrıca tıbben çok kabul edilmese de ilaçlardan sonra uzun süre veya tamamen çocuksuz kalındığı da müşahede edilebilmektedir.
Bir çeşit kısırlaştırma metodu olan ve tüplerin bağlanması diye bilinen, hem erkek hem de kadında yapılan bu uygulama da bahsedilen çerçeveye girdiği için câiz görülemez zira burada fıtrata müdahale vardır. Her ne kadar kadının izni dâhilinde rahim tüplerinin bağlanmasına cevaz verenler olsa da çoğunluk âlimlerimize göre bu da câiz değildir. Sahâbe Efendilerimiz’den bazıları kendilerini iğdişleştirmek üzere Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) izin istemişler, fakat Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam) izin vermemiştir. Kaldı ki bu tür uygulamaların geri dönüşü de yoktur. Yani tekrar çocuk sahibi olmak istediklerinde bağlatılan tüplerin açılması ve eski hüviyetine kavuşturulması özellikle Türkiye şartlarında imkânsız gibi bir şeydir. Sezaryenli doğumlardan sonra hayatî tehlikeden dolayı rahimi bağlatmaya teşebbüs edenler bunu mutlaka dindar/dine saygılı ve sahasında uzman bir doktora sormalıdırlar zira zannedildiği gibi sezaryenli üçüncü doğumdan sonraki doğumların zorlaştığı kanaati doğru değildir. Bazı doktorlar bunun geçerli olmadığını bir kadının sezaryenle üçten fazla doğum yapabileceğini ifade etmektedirler. (Kaynak: Doğum Kontrolü Üzerine | Hikmet.Net)
Özetle, İslam insan yaratılışını değiştiren kısırlaştırma yöntemine izin vermez. Gerek kadın gerekse erkeği kısırlaştırıp ebedi olarak çocuk sahibi olamaz hale getirmeyi helal görmez.
Kadınlar ile ilgili meseleler için ise bkz.
Doğum Kontrolü Üzerine | Hikmet.Net
Kadının Spiral Takması, Kendini Kısırlaştırması Kiralık Anne Olması Caiz mi? | Hikmet.Net
Doğum kontrolü metodları azl olarak düşünülebilir mi? | Hikmet.Net