Allah adı anılarak edilen yeminler ğamûs, lağv ve mün’akide olmak üzere üç çeşittir;
Ğamûs yemin; geçmişteki veya bu zamandaki bir olayın ilgili olarak, bile bile yalan yere yemin etmektir. Mesela bir kimsenin, borcunu ödemediğini bildiği halde “ödedim” diye veya hâli hazırda cebinde parası olduğu halde parasının olmadığını söyleyerek yemin etmesi birer ğamûs yeminidir. Böyle bir yemin büyük bir günahtır. Hz. Peygamber (s.a.s) bir çok hadisinde yalan yere başkasının malını almak için yemin etmenin Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, anaya babaya isyan etmek gibi büyük günahlardan olduğunu, böyle yemin edenlerin Cennet’in mahrum olup, Cehennem’i hak ettiklerini, dolayısıyla oradaki yerlerine hazırlananları gerektiğini haber vermektedir.[1]bkz. Buhârî, Eyman, 16, 18, el-Mürteddin, 1; Müslim, İman, 220, 221; Ebu Dâvud, Eyman, 1; Tirmizî, Büyü, 42; İbn Mâce, Ahkâm, 7; Ahmed b. Hanbel, 1/379, 442, 5/211, 212; Zeylâî, … Okumaya devam et
Hanefi, Hanbelî ve Malikilere göre ğamûs yemininden dolayı keffaret yoktur. Yemin eden kişi Allah’tan af dilemeli, tevbe istiğfar etmelidir. Çünkü bu yemin Allah’a karşı büyük bir cür’ettir, onu hafife almaktır; böyle büyük bir günahın keffaretle giderilmesi mümkün değildir. Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde beş şeyden dolayı keffaret olmadığını söylemiş ve kişinin uymak zorunda olduğu yemini bunlardan saymıştır.[2]Şevkânî, Neylü’l-Evtar, 8/264 Buradaki kefaretin olmayışından maksat, bu yeminin günahını kefaretin silemeyeceğidir.[3]Kâsanî (v. 587/1191). tevbe ve istiğfarın, ğamûs yemininin keffareti olduğunu söylemektedir.[4]Kâsânî, a.g.e., 3/15). Şâfiîlere göre bu yeminden dolayı keffaret gerekir.[5](Hidaye, 2/72; İbn Kudâme, 11/178; Şirbînî, 4/325). (Şamil İslâm Ansiklopedisi).
Görüldüğü üzere böyle bir yemine “yemin-i gamus” denir. Ve yemin sahibine gereken, bir daha böyle bir günaha girmeme adına ciddi bir kararlılık ve derin bir pişmanlık içinde tevbe ve istiğfar etmektir.
Dipnotlar
⇡1 | bkz. Buhârî, Eyman, 16, 18, el-Mürteddin, 1; Müslim, İman, 220, 221; Ebu Dâvud, Eyman, 1; Tirmizî, Büyü, 42; İbn Mâce, Ahkâm, 7; Ahmed b. Hanbel, 1/379, 442, 5/211, 212; Zeylâî, Nasbu’r-Râye, 3/292, 293. |
---|---|
⇡2 | Şevkânî, Neylü’l-Evtar, 8/264 |
⇡3 | Kâsanî (v. 587/1191). |
⇡4 | Kâsânî, a.g.e., 3/15). |
⇡5 | (Hidaye, 2/72; İbn Kudâme, 11/178; Şirbînî, 4/325). (Şamil İslâm Ansiklopedisi). |