Bir dinî inanışa bağlı olmada, tabiî ve şuur dışı bir taraf olduğu gibi, bir de isteyerek ve bilerek inanma hali, yani eğitim yoluyla işleniş yönü vardır. Bu itibarla, tesir ve telkin yolu bakımından dinî eğitim, ancak bir sistem dahilinde yapıldıkça istenen basan sağlanabilir.[1]N. Armaner-Z. Ökmen, Din Eğitimi ve Öğretiminde Melodik Değerler, 5. Dolayısıyla din eğitimi ve öğretiminde, genel eğitimin temelleri olan psikoloji ve pedagoji kurallarının bilinmesi kaçınılmazdır. Çünkü çocuğu tanımak, onun ruh ve beden gelişimini doğru olarak tespit etmek, eğitim-öğretim yapabilmenin ilk şartıdır.[2]Halis Ayhan, Eğitime Giriş ve İslâmiyetin Eğitime Getirdiği Değerler, 193.
Özellikle din eğitimi gibi hassas bir konunun, en önemli kısmını oluşturan imân duygusunun işlenişi hususunda, çocuğun psikolojik yapısının çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Ro-Russeau bu gerçeği, “Çocuk zekâsını çok iyi tanıyan bir zâtın onlara mahsus bir akâid kitabı yazmasını pek isterim.” ifadesiyle dile getirmektedir.[3]Rousseau, 297
İnsan psikolojisini bilmek toplum yönetiminde vazgeçilmez bir esas olduğu gibi,[4]Gustave Le Bön, Kitleler Psikolojisi, 25. çocuğun ruhî yapısını tanımak ta psikolojik bir prensiptir. Nasıl ki, çiftçi toprağını, heykeltraş ta işlediği mermerin cinsini ve özelliğini tanımak zorundaysa, eğitimciler de çocuğu her yönüyle; bütün karışıklığı ve sadeliğiyle tanımak mecburiyetindedir.[5]Jacquin, 19
Bu ifadeler, öncelikle çocuğun duygusal ve ruhsal gelişimi hakkında bilgi sahibi olmanın gereğini belirtmektedir. Bu itibarla, bundan sonraki konularda, çocuğun gelişimini çeşitli yönlerden ele alan eserleri tahlil ederek, çocuğun psikolojik yapısı hakkında bilgiler vereceğiz.
M. Emin Ay, Çocuğumuza Allah’ı Nasıl Anlatalım
Dipnotlar