İslâm dini, insana özel bir yer vermiş, yaratılış gayesinden başlayarak insanın, dünya hayatından ölüm ve ötesine, şahsi yaşayışından sosyal faaliyetlerine, ruh ve duygu âleminden beden ve şekline kadar hayatının her safhasıyla ilgilenmiştir. Kur’an-ı Kerim’de insanın yeryüzünde halife olmak üzere en güzel bir biçimde, ölçülü ve dengeli bir şekilde yaratıldığı, çeşitli nimetler, imkânlar ve güzelliklerle donatıldığı bildirilmiştir. (Bakara Suresi, 2/30; Tîn Suresi, 95/4; Beled Suresi, 90/4-8-10; Mülk Suresi, 67/23; Nahl Suresi, 16/8, 12; Hac Suresi, 22/65; Lokman Suresi, 31/20).
İnsanı en güzel bir şekilde yaratan Yüce Allah, onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına izin vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de, iyi ve güzel şeylerin helal, kötü ve çirkin şeylerin ise haram olduğu bildirilmektedir (Mâide Suresi, 5/4-5). Bir ayette, “De ki: ‘Allah’ın, kulları için yarattığı zîyneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?’ De ki: ‘Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara hastır. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz.‘” buyrulmaktadır (A’râf Suresi, 7/32). Hz. Peygamber (s.a.s.), güzel giyinme hakkında kendisine yöneltilen bir soruya “Allâh güzeldir, güzelliği sever“ şeklinde cevap vermiş (Müslim, İman, 41), kendisi de hayatında daima temiz ve düzenli olmuş, sade ve güzel giyinmeyi, güzel koku sürünmeyi teşvik etmiştir.
Buna karşılık İslâm’da, insanın doğuştan getirdiği özellik ve şeklinin değiştirilmesi ve bu maskatla yapılacak her türlü estetik ve tıbbî müdahale hoş karşılanmamış; fıtratı bozmayı hedef alan müdahaleler olarak kabul edilmiştir. Fıtratı bozmayı, yaratılışı değiştirmeyi hedef alan tasarruf ve müdahaleler ise, yasaklanmıştır (Nisa Suresi, 4/119).
Estetik ameliyatlar genel olarak, ya dikkat çekmek, daha güzel görünmek ya da tedavî gayesine yönelik olmaktadır.
Dikkat çekmek, daha güzel görünmek maksadıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslâm dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri yontarak seyrekleştirmek gibi ameliyeleri, yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanları ve yaptıranları kınamıştır (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libas, 33).
Buna karşılık vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilecek bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi, fıtratı bozmak değil, bir tedavi işlemidir. Tedavi maksatlı olarak yapılan estetik müdahalelere ise dinimizde izin verilmiştir. Nitekim Arfece adlı sahabî, bir savaşta burnu kopunca, gümüşten bir burun yaptırmış, bunun koku yapması üzerine, altından bir burun yaptırılmasına Hz. Peygamber (s.a.s.) müsaade etmiştir (Ebû Dâvûd, Hatem, 7; Tirmizî, Libâs, 31). Buna göre hastalık sebebiyle saçları dökülenler, kaza sonucu burun, kulak, göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan ya da sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tür tedavi olup, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirilemez.
Yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında;
Estetik ameliyatın;
a) salim fıtratı bozmak kastı olmamak,
b) yapılmasında bir yarar veya yapılmamasında mevcut bir zarar bulunmak,
c) hile, aldatma veya karşı cinse benzeme kastı bulunmamak,
d) hukukî karışıklığa ve yanlış anlamaya yol açmamak,
kaydıyla bir tür tedavî olarak yaptırılmasında sakınca olmadığına karar verilmiştir.
Kaynak: DİB, Tıp ve Sağlıkla İlgili Fetvalar