İnsana ait bazı davranışlar, insanla melek arasındaki bu ciddi ve çok buudlu münasebeti zedeler ve bazı durumlarda da kesintiye uğratır. Zira insan o esnada meleklerin hoşlanmayacağı, onların kerih ve çirkin görecekleri bir durum sergilemektedir. Bu noktaya işaret eden ve bu hususta tahşidat yapan pek çok hadis-i şerif vardır. Bu hadisler insan-melek münasebetini zedeleyen davranışları engelleme gayretine matuf söylenmiş öğretici hadislerdir. İnsan onlara uyduğu nispette, meleklerle olan münasebetlerini devam ettirir.
Mesela, bir hadis-i şeriflerinde Efendimiz: ‘Kim soğan, sarmısak, pırasa gibi kerih kokulu şeyler yerse, mescidimize gelmesin. Zira melekler kerih kokulardan hoşlanmazlar‘ (Buhari, Ezan 160; Et’ime 49; İ’tisam 24; Müslim, Mesacid 72; Tirmizi, Et’ime 13) buyurmaktadır. Biz günümüzdeki yaygın bir illeti de buna ekleyip ‘sigara içenler‘ de diyebiliriz. Zira hükmün menatı ‘kerih’ kokudur ki sigara da en az diğerleri kadar insanı rahatsız edecek kerih kokuya sahiptir. Elbette kişi bu kokuları izale edici müdahalelerde bulunabilirse, mescide gelmeyi engelleyen hüküm de ortadan kalkar. Zira burada esas olan kerih ve çirkin kokunun giderilmiş olmasıdır. Yoksa gaye, insanları mescidden menetmek değildir…
Meleklerin münasebetini kesintiye uğratan bir başka sebebe de Allah Rasulü şöyle işaret buyurur: ‘İçinde sûret ve köpek bulunan bir eve melekler girmez.‘ (Müslim, Libas 81,82,83,84; Ebu Davud, Tahare 89; Libas 45; Tirmizi, Edeb 44)
Bir başka hadiste de bu husus teyid edilmektedir. Şöyle ki Efendimiz, Cibril’le buluşacaktır. Vakit geldiği halde Cibril bir türlü gelmemektedir. Efendimiz bundan ciddi şekilde tedirgin olur. Acaba Cibril niçin gelmemiştir? Gelmesine mani nedir?
Daha sonra Efendimiz (sav) evin içini araştırır. Divan gibi bir şeyin altında torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’e ait küçük bir köpek yavrusu bulur. Onu dışarıya çıkarır. Hemen Cibril gelir. Efendimiz niçin geciktiğini sorar. Cibril cevap verir: ‘Biz melekler topluluğu, resim ve köpeğin bulunduğu yere girmeyiz…’ (Müslim, Libas 81,82,83,84; Ebu Davud, Tahare 89; Libas 45; Tirmizi, Edeb 44)
İslam’da resim ve heykelin yasaklanmasına sebep olarak pek çok hikmet söylenebilir. Ama bizim için hikmetten ziyade illet mühimdir. Bununla beraber bir ismi de Hakîm olan Cenab-ı Hakk’ın her emir ve yasağında mutlaka bir hikmet vardır.
Resim ve heykelin yasaklanmasında cahiliye insanının puta tapıcılığının elbette tesiri olmuştur. Yani, puta tapıcılığı yeni bırakmış bu insanlarla eski düşünceleri arasındaki köprüyü ortadan kaldırmak ve bir daha öyle yanlış bir saplantıya geçit vermemek için, Efendimiz resim ve heykel hakkında çok ciddi tahşidat yapmıştır. Hatta Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği bir hadis-i şeriflerinde mevzu ile alakalı Efendimiz şöyle buyurmaktadır; ‘Ahirette, resim yapanlara Cenab-ı Hakk, yaptıkları resimlere can vermelerini emredecek. Bunu yapamadıkları sürece de onlara azapta bulunacak… Zaten bunu yapmaları da asla mümkün olmayacaktır.’ (Buhari, Tabir 45; Libas 97; Müslim, Libas 100; Ebu Davud, Edeb 88; Tirmizi, Libas 19)
Efendimizin bu tahşidatını sadece cahiliyeye karşı bir ilan-ı harb olarak değerlendirmek eksiktir ve hatadır.
Nitekim resim ve heykelden içtinab eden başta Efendimiz’dir. Halbuki onun için cahiliyeye ait eski düşünce hiçbir zaman mevzubahis olmamıştır ve olamaz da… Öyle ise, resim ve heykelin yasaklanması hususunu çok yönlü tahlil etmek gerekmektedir.
Köpeklerin de necis ve pis oluşları, meleklerin gelmesine mani teşkil edebileceği gibi, bizim bilmediğimiz bazı sebepler de buna âmil olabilir. Nitekim bir hadis-i şerif’lerinde Efendimiz ‘Eğer bir ümmet olmasalardı bütün köpeklerin öldürülmelerini emrederdim’ (Ebu Davud, Edahi 22; Tirmizi, Sayd 16,17; Nesei, Sayd 10; İbni Mace, Sayd 6) buyurmuşlardır. Ekolojik dengede elbette bu hayvanların da bir yeri ve ağırlığı vardır. Fakat onların bulunduğu yere meleklerin girmediği de bir vâkıadır. Çoban köpekleri, av köpekleri ve bazı işlerde kullanılan köpekler bunun dışındadırlar.
Evlerde itina ve binbir masrafla beslenen süs köpekleri de hem onlara yapılan bunca masraf hem de hiçbir işe yaramamaları açısından, bulundurulmaları mahzurludur ve meleklerin gelmesine manidir. Fakat gel gör ki, günümüzde, bilhassa kendilerini entel kabul edenlerimiz arasında, Avrupa’da yaygın bu illet, bizde de süratle yayılmış ve süs köpeklerini beslemek moda halini almıştır. Ben şahsen burada İlâhî bir sır görüyorum. Sanki Cenab-ı Hakk, o engin rahmetinden mahrum kalmaya hak kazanmış ve pek çoğu itibariyle ruhen meshe uğramış bazı insanlara, rahmetinden mahrumiyete sebep olsun diye böyle bir illet musallat etmiştir. Yani onlar, bu varlığı evlerine sokmakla gelecek rahmeti, kendi elleriyle geri çevirmiş olmakta ve böylece kendi mahrumiyetleri için yine bizzat kendileri zemin hazırlamaktadırlar.
İnsan-melek münasebetini zedeleyen bir başka sebep de yine hadis-i şerif’lerde ‘ceres’ sözcüğüyle ifade edilen çanlardır. Efendimiz ‘İçinde çan bulunan eve melek girmez’ (Ebu Davud, Hatem 6; Nesei, Zinet 54; Müslim, Libas 103; Buhari, Cihad 139) demekle de, bu hususa işaret buyurmuşlardır. Ayrıca yine hadislerde, hayvanların boyunlarına takılan çıngıraklar kasdedilerek böyle sürüler veya böyle kervanlara meleklerin iştirak etmeyeceği ifade edilmektedir.
Çan ve çıngıraklarda hiçbir lâhûtilik yoktur. Hatta bunlar insanların dünya zaaflarını kamçılayıcı mahiyettedir. Onun içindir ki, lâhûtîlikten mahrum ve dünya meylini kamçılayıcı bu sesleri melekler sevmemekte ve bunların bulunduğu yerleri terketmektedirler.
Bütün bunlardan da anlaşılıyor ki, insanla melek arasındaki münasebetin devamı için, belli bir zemin ve belli bir atmosfer şartı sözkonusudur. Böyle bir zemin temin edildiği sürece melekler insanı çepeçevre kuşatırlar. Bu temin edilmediği zaman ise insanı şeytanıyla başbaşa bırakırlar.
Cenab-ı Hakk’tan niyazımız, bizi hep meleklere enis ve celis etmesidir. Onlarla dost olup, onlarla oturup kalkalım… Ahirette de yine ‘kişi sevdiğiyle, dostuyla beraberdir‘ (Buhari, Edeb 96; Müslim, Birr 165; Tirmizi, Zühd 50; Daavat 98) fehvasınca onlarla beraber olmaya hak kazanalım..
Ayrıca, mevzunun devamı olarak, meleklerin temessül etmesiyle alakalı Kur’an ve hadis kaynaklı müşahhas bazı misaller için “Meleklerin Temessülü” başlığına bakılabilir.
Kaynak: Varlığın Metafizik Boyutu, “İnsan-Melek Münasebetini Zedeleyen Hususlar“