Evet, kılınır, kılınmalıdır da. Bir insan için rızâdan daha büyük bir pâye yoktur; eğer olsaydı Allah, Cennet ötesi âlemlerde sevdiklerini onunla pâyelendirirdi.. oysaki, ötelerde sonu olmayan en son nimet “Ve rıdvanun min’Allahi Ekber = Hepsinden âlâsı ise Hakk’ın kendilerinden razı olmasıdır.” (Tevbe, 9/72) fehvâsınca Hakk’ın hoşnutluğudur.. Öyleyse, biz kullar için ondan daha büyük bir hacet yoktur, ondan daha büyük bir şey de talep edilemez. Dolayısıyla, rıza talebiyle hacet namazı kılınır.
Daha küçük şeyler için kılıyoruz biz hacet namazını: başımız ağrıyor, dişimiz iltihaplanıyor hacet namazı kılıyoruz; dünya adına bir ihtiyacımız hasıl olduğunda hacet namazına koşuyor, dua ediyoruz. Bir insan için mertebe-i kusva Cenab-ı Hakkın rızasıysa, Allah’ın rızası gibi çok önemli bir maksûd, bir matlûba matuf olarak hacet namazı neden kılınmasın ki?
Sadece Allahın rızasını istemek.. rıza-yı îlâhîyi hırs ölçüsünde istemek lazım. Allah rızası mevzuunda ne kadar hırslı olabilirseniz olun; yatmayın sabahlara kadar, O’nun rızası için ağlayın, yalvarıp yakarın. Her gün, her gece salât u selamlarla bezeyerek rıza dilekçeleri gönderin dergâh-ı ilâhîye. Allah’ın rızasını ısrarla istediğiniz zaman dilimlerinde dua ve yakarışlarınızın bir ucuna şu duayı da eklemeyi unutmayın: “Allahummec’alnâ min ıbâdike’l-muhlisîne’l-muhlasîne’z-zâhidîne’l-veriîne’r-râdîne’l-merdıyyîne’s-sâfîne’l-muhibbîne’l-mahbûbîne’l-mukarrabîne ve’l-mütehallıkîne biahlâkı’l-Kur’an = Allahım! Bizleri hâlis; ihlâsın zirvesine erdirilmiş; zühdü esas edinen; kılı kırk yararcasına takva hayatı yaşayan; Sen’den razı olmuş, Senin de kendilerinden razı olduğun; nefsin râdiye ve merdıyye mertebelerini aşmış, “sâfiye”ye ulaşmış; Seni deli gibi seven, Senin de kendilerini sevdiğin; kurbiyetine mazhar olmuş ve Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanmış kullarından eyle!” deyin.
Çünkü, bu dualardan biri kabul olursa, her birimiz nasiptar olur, kendi payımızı alırız.. Biz aynı gayenin talipleriyiz, vahid-i sahih bir gönüllüler topluluğuyuz. Bir kere vahid-i sahih olunca, birimizin duası hepimiz hakkında geçerlidir. Öyleyse, dua ederken himmet âlî tutulmalı. Hatta, duada dost, kardeş, arkadaşla beraber mütehayyirler, sempati duyanlar ve iyi zamanın dostları da zikredilmeli. Ola ki, birimizin duası makbul olur da herkes o rahmetten istifade eder.
Bu bahsi de İhlas Risalesi’nden bir bölümle şimdilik bitirelim: “Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir.”
Kaynak: Ümit Burcu, “Rıza Talebiyle Hacet Namazı Kılınır mı?“