Biz kendimize takılıyoruz. Takıntı nefsimizde. Hücumât-ı Sitte’deki virüslere müptelayız. İnsan, namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibadetlerle yükselebilir; fakat onu çileden çıkaracak bir şey karşısında gayzını tutabilmesi, bir şehvet karşısında bedenindeki o güce karşı koyabilmesi, onun ibadetlerle elde ettiği yüksekliklerden daha da yukarılara çıkmasına vesile olabilir.
Dişini sıkmasını becerebilirsen, sendeki negatiflikleri pozitif güce çevirebilirsen, elde edeceğin güçle, füze hızından daha aşkın bir hızla evc-i kemale vâsıl olabilirsin. Senin aklın çok ileri bir diyalektiğe, cerbezeye sahipse; o aklını arkadaşlarına karşı kullanmayarak hak ve hakikat adına onun cerbezesini dizginleyebilirsen, hak rızası için kullanabilirsen, iradenle o aklı, senin için bir şerr-i cüz’i iken hayr-ı küllîye çevirebilirsin.
Cenâb-ı Hak, beni hiçbir hâdise karşısında zaaf göstermeyen melekler ve rûhânî varlıklar gibi olmakla insan olmak arasında muhayyer bıraksaydı, “Rabb’im, beni şu anda yarattığın gibi yarat!” derdim. “Alabildiğine taşkınlıklarım olsun; ama bana neticede sana râm olan, senin rızana koşan öyle bir irade ver ki, ben o iradenin kemendi ile sana yükseleyim. Evet, senin zaaftan ârî mahlûkun da var; ama ben insan olmak istiyorum” derdim. İçimde çok taşkınlıklar olabilir. Belki bunlar beni harap da ediyordur. Ama ben bu harâbiyet içinde iradenin gücüyle Allah’ın muradına varabileceksem, Cenâb-ı Hak bu gücü bana vermişse, ben de bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirmeliyim.
Allah’ın sana verdiği her şeyi memnuniyetle karşılamanın yanında, sana düşen, bütün negatifliklerini, zaaflarını, günahlarını aşarak, yanlış tavırların esaretinden kurtularak Cenâb-ı Hakk’a tam mânâsıyla râm olabilmektir. Allah (celle celâluhû) seninle farklı bir espri ortaya koymuştur. Seninle bir şey yapmak istiyordur. Yeter ki sen zaaflarının, boşluklarının zebûnu olma; onları aşmasını bil.
Ne bahtiyarız ki, Nebi-yi Server’imiz var, aleyhissalâtu vesselâm. Kur’ân’ımız var. Hiçbir şeyimiz olmasa, Kur’ân’ımız bize yeter.
Kaynak: Kırık Testi I, “Zaaflarıyla İnsan”