Bu gibi yerlerde istihkâr ve tehekküm vardır. İnsanlar kendi fiilleriyle ve kendi imkânlarıyla iyi şeyler yapıp cennete girecekken, kötü şeyleri tercih ediyorlar. Meselâ; Allah birine mal vermiş, bu kadar servetle o insan cennetle müjdelenecekken, o tutuyor bu koca serveti şerde israf ediyor. İşte, böyle birinin su-i akıbeti hatırlatılırken, kaçırdığı müjde de ihtar ediliyor.
Evet, müjde tabiri iyi şeylerde olur; fakat bazan istihkâr ma’nâsında da kullanılır. Meselâ; “gözün aydın iflas etmişsin!” gibi… Ayrıca bunda, kâfirlere tehekküm ve alay etme de var. Bunu duyunca küfür ve gayzları biraz daha artacak.. tıpkı onlara ‘Gözünüz aydın babanız ölmüş’ dendiğinde öfkeden kuduracak hale geldikleri gibi… (Fasıldan Fasıla II, “Azabı Müjdelemek”)