Birincisi, meleklere inanan birisi, kendisini hiçbir zaman yalnız görmez. Zira böyle birisi en yalnız zamanlarında bile, kendisiyle beraber bulunan meleklerin varlığını bilir ve onların mevcudiyetlerinden duyduğu manevî bir feyizle yalnızlığını ünsiyete (sıcak bir beraberliğe) çevirir. Görmediği o manevî dostlarla bir nevi arkadaşlık yaparak huzur bulur.
İkincisi, melek inancı, inanan bir insanın nefsanî heveslerine karşı frenleyici bir unsur olması ve böylece onun hayatını zabt u rapt altına almasını kolaylaştırması yönüyle de önemli bir etkiye sahiptir. Şöyle ki, her an onların kontrol ve murakabesi altında olduğunu bilen ve düşünen bir mü’min, günahlara doğru yürümekten utanacaktır.
Üçüncüsü, melek inancı, manevî güzelliğin ve ahlâkî inceliğin bir sembolü olarak, insanlarda -kendilerine benzemeye- özlem duyulan bir hedef olarak da teşvik edici bir etkiye sahiptir. Pratikte, hayatlarını duru ve nezih olarak yaşamaya çalışan insanların, ‘melek gibi insan’ ve benzeri nitelemelerle anılmaları, bu inancın insan hayatındaki olumlu etkilerini gösterir. (Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası)